Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

20 Şubat 2014 Perşembe

Görünmeyen, Okuma Notları


Türkçeye Seçkin Selvi tarafından çevrilen, Paul Auster'in okumayı yeni bitirdiğim "Görünmeyen"i için birden fazla günâhın kitabı diyebilirim. Hele kitabın kahramanı Adam Walker ile kendinden bir yaş büyük ablası Gwyn'in ensest ilişkilerinin yer aldığı II.Bölüm affedilmesi mümkün olmayan bir suçu anlatıyor. Bu ilişki insanın ar duygularını kabartıyor ve okuma sürecinde adeta öfkeden çatlayacak hâle geliyorsunuz.

Kitabın son bölümünde; yayıncıyla yaptığı konuşmada, Gwyn bu ilişkiyi reddediyor. Kardeşinin yazdıklarının bir fantezi olabileceği tahmininde bulunuyor ama bu açıklama hem anlatıcının hem okurun belleğindeki soru işaretlerinin dağılmasına yetmiyor. 

Matruşka bebekler gibi içiçe geçen bölümlerde- özellikle- ilk üç bölümde- Walker'in yaşadığı cinsel açlık, 84.sayfada zirve yapıyor ki buraya eklediğim kısa alıntı Walker'in ruhsal yapısıyla ilgili size bir fikir verecektir.

"Bir kuluçka makinesine hapsedilmişsin gibi geliyor ve yavaş yavaş kütüphanenin sadece tek bir şeye cinsel fanteziler kurmaya yaradığını anlıyorsun. Bunun neden başına geldiğini kestiremiyorsun: ama soluk alınamaz havada ne kadar uzun kalırsan, kafan o kadar çok çıplak kadın hayaliyle doluyor (ve bu bağlamda düşünmek sözcüğü uygun düşer mi bilmiyorum ama) düşünebildiğin tek şey güzel, çıplak kadınlar oluyor. Bir kadının duygularına hitap edecek tarzda döşenmiş yatak odasında değil, sessiz sakin bir çayırda değil, şuracıkta, kitaplığın zemininde, milyonlarca kitaptan havalanan toz zerreciklerinin arasında kan ter içinde yuvarlanarak Hedy Lamarr'ı beceriyorsun. İngrid Bergman'ı beceriyorsun, Gene Tierney'i beceriyorsun. Sarışınlar ve esmerlerle, kara derililerle ve Çinli kadınlarla, şimdiye kadar aklına düşmüş ne kadar kadın varsa hepsiyle düzüşüyorsun, teker teker, ikişer ikişer, üçer üçer. Saatler ağır ağır ilerliyor"

Kitap bittiğinde kurguda eksik kalan parçaların nasıl tamamlanması gerektiğini sorgulamadan edemiyorsunuz. Örneğin Walker'in odasına uyuşturucuyu kimin yerleştirdiği netleşmiyor. Cedric Williams cinayeti faili meçhul izlenimi vermeyi kitap boyunca sürdürüyor ve cinayeti işleyen gerçek suçlu ya da suçlular net değil.

Daha uzun bir değerlendirme yapabilirdim belki. Fakat yine de bu kısa açıklama şimdilik yeterli olur sanırım.

Ve kitap için notum, on üzerinden altı.

Hiç yorum yok: