Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

12 Ekim 2016 Çarşamba

Turnusol Kâğıt Kahramanlığı

Buraya uğramadağım günlerde "Terazi Baskısı" isimli şiirim "Popüler Yayınlar" listesinde üçüncü sıraya yükselmiş. 2005 yılında yazdığım ve 2006 yılında Hece'de yayımlanan o şiirde "fetva baronu" imlemesiyle kimi kastettiğimi bilenler bilir. Çok şükür on yıl önce nerde duruyorsam bugün hâlâ oradayım. Çizgim o gün de netti bugün de net.

Şimdilerde bakıyorum uçurumun kenarından döndüğümüz 15 Temmuz sonrası bazı müteşairler, yazarlar tankların önünde felan pozlar vermiş, bu pozları da sosyal medyada kahraman edasıyla paylaşmışlar.

Şair kimdir, yazar kimdir arkadaş diye soracak olsanız kendine ait verecek doğru dürüst yanıtı olmayan bu tipler ezberlediği klişe tanımları size şair, yazar tanımı diye yutturmaya çalışacaktır muhtemelen.

İyi şair gündelik olaylara takılıp kalmaz. İyi şair gündemi kendisi yaratır. Bir zamanlar kendini öykücülerin piri zanneden bir başkası, beşinci sınıf şair felan demişti benden bahsederken. Aslında "Beşinci Sınıf Şair" ilan edilmekte bir şeydir. Bu arkadaş nihayetinde bizi ve yazdıklarımızı küçümsemeye çalışırken bile kimliğimize "şair" sıfatı yüklüyor, hakkımızı bilinçaltından teslim ediyordu farkında olmadan.

Herşey olup bittikten sonra sosyal medyada kahraman olmak, atmak tutmak kolay tabii. FETÖ/PDY örgütü bu noktaya gelmeden evvel aklınız nerelerdeydi diye sormazlar mı insana? Bunların dergilerinde yazarken, açtıkları yarışmalara jüri üyesi sıfatıyla baş köşelerden kurulurken niçin şimdiki gibi şahince bir çift kelam etme gereği duymadınız demezler mi size? Merak etmeyin. Yalnız değilsiniz. Hatta kum gibisiniz arkadaş, kum gibi. O kadar çoksunuz yani. Konuşun, yazın, çizin, övünün, birbirinizi yüceltin yüceltebildiğiniz kadar. Biz şu yalan dünyada sizin gibi nicelerini gördük aga, nice turnusol kâğıtlarını. Gördüklerimizi anlatmaya kalksak ahir ömürde zaman yetmez. Ve budur, bu yüzdendir işte sizden ve sizin gibilerin edebiyata kurmak istediği iktidardan, ikiyüzlü kanonlardan sürekli uzak durmamızın yegâne sebebi.

Ne diyordu Ziya Paşa:

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm

Bulundum ben dahi dar-üş-şifa-yı Bab-ı Âli'de
Felatun'u beğenmez anda çok divaneler gördüm

Huzur-ı gûşe-yi meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler ne sahbâlar ne işrethaneler gördüm

Cihan namındaki bir maktel-i âma yolum düştü
Hükümet derler anda bir nice salhaneler gördüm

Ziya değmez humarı keyfine meyhane-i dehrin
Bu işretgehte ben çok durmadım ammâ neler gördüm
fy 

2 yorum:

N.Narda dedi ki...

Ne pozlar ne pozlar... valla akillisindan delisine herkes kandirilmis bu ülkede. Yersen tabii.

mabelard dedi ki...

"Edebiyat dünyasında işler oldum olası hep köylü kurnazlığıyla yürür." Pişkinliğin kitabı böyle yazılıyor Narda.