16 Aralık 2020 Çarşamba
Ara Çağrı
Sen bir taze haber gibi gelmiştin unutmadım
13 Aralık 2020 Pazar
Sesinin Kahır Dolu Atlıları
14 Kasım 2020 Cumartesi
Adrese Teslim Şarkılar...
12 Eylül 2020 Cumartesi
ikimizin bildiği baharlar...
Seni,
yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı
Duymazsan adımlarımın sesini
Nefesim uyandırsın seni
Ya da
Omuzbaşına indirdiğim bir öpücükle uyandığında
Usulca açtığın gözlerin şaşırmalı gözlerimde
Ve o kısık
Özlem kokan sesinle
Hoş geldin demelisin
Ellerin beş kez uzansın boynumu avuçlamaya
Her defasında, beklemek yılgınlığıyla
Küskün çekilsin geriye
Dudakların da, gelen her güzel sözcüğü tutsak etsin isterse
Yeter ki bak gözlerime
Bak güneş gibi
Bakarsan sana denizimden kucaklayıp getirdiğim mavilerden veririm
Bakarsan avuçlarında yıldız kuşu olur, yanıbaşında sevinçli insanlar
Sonra martı gülüşleri
Bir de her sabah yeniden yaratılan
Bir yaşamın penceresi
Ardından haydi derim, ürkekliğine aldırmadan
Haydi gidelim seninle düşlerime
Boş bir film şeridinden düşeriz, belki
Bir tek ikimizin bildiği baharına
Sen, nazlı bir bebeksin ya
Alıp kucağıma anadenize götürürdüm avutmak için
Ama tam mavilerden geçerken
Yani denizden yani gökyüzünden gözlerinden yani
Yeniden yaratırken yaşamı işte
Sakın susma, ansızın gülümse olur mu?
Alnından bulutlar kalkıp gitsin böylece
Seni, yatağında yakalamalıyım bir sabah erkenden
Yüzün saçlarınla saklı olmalı.
Sen açık unutmuşsun da kapını
Duymamışsın gelişimi
Girip, saçlarında saklı yüzünü bin kez daha çizmeliyim beynime
Alnıma koymalıyım kirpiklerinin öldüren yanını
Ama sen uyandığında herşeyden habersiz
Dudaklarında bir bahar bulmalısın, kulaklarında martı sesleri
Ve avuçlarında,
Yeniden yaratılmış bir yaşamın penceresini
Zübeyir Kındıra
27 Ağustos 2020 Perşembe
ırayan bir cenneti anımsamanın rengi
Bir denizaltı kadar görkemli ve garip.
Gri bir günde camlardan yağmuru seyretmek.
Saydam yusufçuklar yavaşça uzaklaşıyor ve beni
sana getiriyorlar topaz tapınaklarda.
Sen bir güneş tanrısı gibi gülümsüyorsun.
Biliyor musun kaç yıl tek başınaydım ben
karmaşanın içinde. Bir türlü tutunamıyordum işte.
Bir tek senin yanında yürümüştüm ben
topaz bir günde ve suya yakın.
Geceleri üstümü örterdin. Sonra konuşmazdın hiç.
Uzun süre konuşmazdık. Gözlerinde kaybolurdum.
Bu suskunluk anlaşılır bir şeydi. Deniz
ve karanlık yerlerden geçen bir nehrin sessizliği gibi...
Biliyor musun bir şey oluyor burada. Garip bir şey.
Bulanık bir suda yokoluş gibi.
Gözlerimde beyaz kelebekler uçuşuyor
ve beni kendime getiriyorlar yavaşça beyaz odalarda...
Unutuşum başka bir sendi. Ben ölüyordum Tropiko.
Unutuşun beyaz romansıyla ölüyordum.
Söyleyecek başka bir şeyim yok artık.
Unutmak istemiyordum oysa.
Güzel kalan yaralarda vardır çünkü...
Limon kokulu, yağmurlu kadınlar vardır.
Hiç unutmayan kadınlar vardır... limon kokulu...
herşeye rağmen... yağmur kalan kadınlar vardır...
Ben iyiyim şimdi. Sen nasılsın?
22 Ağustos 2020 Cumartesi
yok istediğim başka hiçbir şey
Sürdürmek mi?
Gümüş bir kaptan su içip
Seni düşünüyorum
Senin altın tozlu suskunu.
Bırak barak bir Mevlevi
Uzaydan dönerek insin kalbine
Bırak herşey herşey
Eriyip gitsin
Ağızdan pastel gibi başını da öne eğsin
Doğulu musun, batılı mısın nesin?
Yoksa bölünmüş bir kişilik misin?
Yok gibisin, benim yok-sevgilim
Yoksa başka bir gezegenden mi
Geldin
Benimle uyu, kanatlarımız
Birbirine değsin
Yok istediğim başka hiçbir şey
Bu esrarengiz loşlukta.
12 Ağustos 2020 Çarşamba
kendiliğinden aydınlanmalar
7 Haziran 2020 Pazar
'âşık her anı elinde tutmak ister'...
25 Mayıs 2020 Pazartesi
vakitler ve incelikler
somuttan soyuta tarih dersleri...
16 Mayıs 2020 Cumartesi
'beni uykularına al'...
"Bir kadınla sevişmek ve bir kadınla uyumak iki ayrı tutkudur, sadece farklı değil aynı zamanda da zıt tutkular. Aşk çiftleşme arzusunda (sonsuz sayıda kadına kadar uzanabilecek bir tutku) duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur (tek bir kadınla sınırlı olan bir arzu.)"
Milan Kundera, Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, syf.25
10 Mayıs 2020 Pazar
sana dair...
25 Nisan 2020 Cumartesi
Kötülüğün Şeffaflığı
ben senden gidemeyenim...
14 Nisan 2020 Salı
İnsan gerçekten "alçak" mı yoksa?
"Çin seddi bittiği zaman
Duvarcılar nereye gittiler"
B.Brecht
31 Mart 2020 Salı
filika çiçeği
28 Mart 2020 Cumartesi
avuçlarda pembeleşen zamanlara
bu sesimden güvercinler çıkaran bir sihirbaz olsa. sana,
insana karışmamış bir orman, sevişmeye hazır bir iskelet.
şeytan içimizden geçiyor, köleler düzgün bir türkçeyle ağlasa
ipince dağılıyor mürekkebin kokusu kâğıda. sen uğurlayan
ben bekleyenim bu öyküde. ikiye bölündü boynumdaki ağrı
kasıklarımıza kadar inelim. bunun ötesi sana emanetim.
sözcükler bu aşkta o kadar etkili ki, hem giyotine uzanan baş
hem mührü kırılan kapıyım. çırpına çırpına çözüyorum
yüzüne yazılmış şifremi. melek resimleri geçiyor eski bir rüya
ya da sokaktan, yara bere içindeyiz. lirik bir gülüşü var teninin,
su geçirmez – su götürmez mi demeliydim yoksa-
sevgilim, bana akarken beni bulandırma.
“hiçbir uzağına bu kadar yakın olmadın sen…”
yere bakma telaşında. sevişelim hemen. uzat boynunu bana,
uzun bir roman gibi. iki bulutun öpüşmesinden anlıyorum
su yakarmış. bunu da öğretip tenimize geçmiş yazların
ıslığıyla uyanıyoruz. sabahın ağzında sarhoş şubat tadı.
perdeyi aralıyor sevgilim, uzaktan bir deklanşör sesi
14 Mart 2020 Cumartesi
Bana Adını Sor
7 Mart 2020 Cumartesi
kendime yaklaşmaya direniyorum
seni paris’te kaybettim
yanlış bir yerde arıyorum
bozduğum her saat
içimi büsbütün daraltıyor
hiçbir mutluluğum kalmadı
ne bıraktıysan harcadım
inge bruckhart
resimlerine bakamıyorum
akşamları yanılmış içlerime
ağzımda bozuk bir pil tadı
o korku değil artık bu yaşadığım
telefon zillerine dolaşarak
bak ne ben leipzig’deyim
ne de sen istanbul’da
ne depart kahvesi’nde çay içiyoruz
ne tiryaki köpek’te şarap
seni görmeden öleceğim
bir daha görmeden
inge bruckhart
zaten kaç yıldır yaşamıyorum
inanmak geliyor içimden
o yanlış tren bindiğimiz midir?
azala azala unutulduğumuz
hani leipzig garı’nda biten
yine yanlış mı yaşıyoruz
karanlığımızı avuçlarımıza öksürerek
sen bir kadın ıssızlığına koşulmuş
yarıdan fazla mavi gözlü
eylülden eylüle gülümseyen
ben görünmez raylara düğümlü
garlarda yankılanan bir erkek
değerinden eksiğine bozulmuş
en büyük yanlışlığı benimseyerek
gizli bir nem sinmemiş mi ellerine
ya saçların fena halde sonbahar
yanlışlar prensesi inge bruckhart
yine marne üzerine kar yağıyor
geceleyin bembeyaz ıhlamur ağaçları
yanıldıkça lüzumsuzluğunu anlayıp
insan yaşadığından utanıyor
uykularımızda yalnızlık korkuları
dışımızda en küstah yanlışlıklar
içimizde en başka türlü ayıp
17 Şubat 2020 Pazartesi
'doğmak uzun bir veda faslıdır...'
14 Şubat 2020 Cuma
'pencereyi açtım, rüzgar yüzümü okşadı, sonra seni düşündüm'
9 Şubat 2020 Pazar
'yalnız senin karlarında uyuyorum'
23 Ocak 2020 Perşembe
Güz Fotoğrafları
Kımıldamaktadır
Bitenleri vardır, durur orda, olduğu yerde
Çekilmeyi bekler ya da resimlenmeyi
Öyle sanılır
Güzün bir yanında o çini soba
Kendini kaçıran mavileriyle
Öte yanı yağmur
Bitmiş ve fotoğrafı çekilmiş bir kuzineyse
Kış mutfağında
Hiç de sessizce durmuyordur
Çünkü açık pencereden girmiş
Girmeyle birlikte kendini
Duvardan duvara çarpan
Birçok dövme kuşu izliyordur
Kanatları gagaları kan revan
Neden sen yoksun içinde unutmuşum bunu
Atmışsın kendini çerçeveden dışarı
Kurşun gibi ağıp göklerimize
Süssüz ve katkısız kendin olarak
Dönüyorsun
Yaşıyor böylece seni seviyorum fotoğrafı
Öteki
Onun ardındaki
Kırığım ve yaşlıyım nasıl onarsam kendimi
Bir de saklanmak var kırılan yerlerden içeri
Yırtarım, görmesinler
iyi çıkmıyor kendiminki