Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

6 Haziran 2024 Perşembe

Uçurtma


Ellerini nereye koyacağını bilemeyen biri ellerini nereye koyar? Göğsünün ortasına, kalbinin üstüne ya da dizlerinin ucuna mı? Ben masanın kenarına koydum. Vertigo nöbetine yakalanmış bimar, ucuz aksiyon filmlerinde kör bir kurşunla tesadüfen vurulmuş, ağır çekimle yere düşmeye hazırlanan figüranlar gibi ellerimi hemen önümdeki masaya uzattım. 

Dokunduğum kağıtların üstüne parmaklarımla geniş ve büyük bir sonsuzluk işareti çizdim. Masada, plastik şişede duran kiraz kolonyasının kapağını açıp avuçlarıma döktüm. Şakaklarımı ovdum. Kiraz ıtırını içime çektim. Masanın üstüne dökülen kolonya damlacıklarını çekmeceden aldığım peçeteyle sildim. Renkli kalemlik kutusunu, makası, tel zımba makinesini, pirinçten yapılmış isimlik levhasını düzelttim. Telefon rehberini, kanun kitapçıklarını üst üste koydum. Bilgisayarın kenarında duran kaktüsü pc kasası ile aynı hizaya getirdim. Bir başkası o halimi görse benim simetri hastası olduğumu düşünebilirdi. Takıntılı mıydım? Batıl inançlarım yoktu fakat lale bahçesinde yaşamak düşüne ki bu bir takıntıysa eğer itiraf ediyorum ben bu düşe çölün ortasında gezinen Kays gibi tutkundum ve o esnada Hera, takıntılarımı sorsa onunla uzun uzun bahçe tutkumu da simetri hastalığı üzerine de konuşabileceğimi düşündüm. Hiçbir şey sormadı. Sessizlik yemini etmiş rahibe gibi sustu. Ben de sustum. 

Susmak gerçekte sihirli bir şivedir. Böyle anlarda en iyi seçenek sessizliğe sessizlikle yanıt vermektir ki sessizliğin parasetomola benzeyen etkisi vardır, Ağrılı zaman dilimlerini uyuşturup, iyileştirir. 

Kimbilir sessizlik göğe salınan uçurtmadır belki de.

İçimden elliye kadar saydım. 

"Masa da masaymış ha" isimli şiiri bilir misin? diyerek sessizliğin ipini kopardım.

fy

6 yorum:

Mehpare Öğüt Şengül dedi ki...

Sessizliğin karşında ki insanı deli ettiğine dair tezim var :-) Bazen gerçekten sinir bozucu olabiliyor. Söylenecek onca söz varken tüm kelimeleri rafa kaldırmak herkesin harcı değil bence. Dediğiniz gibi bazen sessizlikde iyi bir cevaptır karşınızdakine. Bu arada simetri hastası olduğunuzu da kabul edin. Her şey yeri yerinde...

mabelard dedi ki...

Okuyarak değer katmışsınız. Teşekkür ederim.

drifter dedi ki...

Ama şimdi bi nouvelle vogue dinlemeyelim mi?
https://www.youtube.com/watch?v=zXhLFb34nz4

mabelard dedi ki...

Harika bir şarkı. Muhteşem sözler. Şarkının sözleri çok çok iyi. Teşekkür ederim Drifter. Bazen küçük bir dokunuş öykünün finalindeki kurgunun sisini dağıtmaya yetipte artıyor bile. Selamlar.

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
Yazınızı okudum. Fakat aklım, vertigoyla birlikte bimar kelimesine takıldı ve ben bu iki kelimeden vertigo rahatsızlığınızın olduğunu anladım. Eğer gerçekten öyleyse, geçmiş olsun dileklerimi kabul edin lütfen. Vertigo rahatsızlığını ben daha çok kadınlarda gördüm. Başta eşim olmak üzere, akraba ve tanıdıklarda vertigo rahatsızlığıyla karşılaştım ve tedavisi için çok uğraştık. Şu ana kadar hiç sesi soluğu çıkmıyor, aman çıkmasın da.

Yazınıza gelince çok etkilendim. Şu anda yazınız hakkında ne diyeceğimi bilemiyorum. Sessizliğin göğe salınan bir uçurtma olabileceğinden bahsetmişsiniz. Neden olmasın. Sessizlikte bile bir enerji var. İçinde enerji olan her şey göğe salınıyor zaten. Sessizliğin ipini kopardığınız "isimli şiiri bilir misin?" sorusundan, acaba yazar burada akrostiş şiir tekniğinden mi bahsetti dedim.
Selam ve saygılarımla.

mabelard dedi ki...

Recep bey merhaba. Okuyarak değer katmışsınız. Teşekkür ederim. Uçurtma, yazmaya çalıştığım kısa kurmaca öykülerden biridir. Bir yazarın birbirinden farklı konularda bilgisi ve birikimi olması gerektiğini düşünürüm. Uçurtmayı bu disiplinden beslenerek yazdım. Vertigo da, simetri hastalığı da öyküye bu birikimden sızarak girdi. Şiirin finalinde bahsi geçen şiir Edip Cansever'in "Masa da masaymış ha" başlıklı şiiridir. Öykünün içinden usta şair Edip Cansever'e bu vesile ile bir selam göndermek istedim. İyilikle kalın.