Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

17 Eylül 2014 Çarşamba

Sır Labirentinde Düş Görme Seansları-I


Yaşam sessizce sonsuzluğu arıyordu, sonsuzluk yaşamın paydası nefesleri.

Ortası dirimin rüzgârıyla çizilmiş ve ikiye bölünmüş bir aynanın önündeyim. Orada, içine kimselerin girmesine kolayca geçit vermeyen düşlerin sır labirentinde ışıldayan soyut bir kapı bana doğru açılıyor.

Zaman tarifsiz, mekân belirsiz… Tenimden soyduğum özümle bilinmezliğe kuş gibi süzülüyorum.

Varlığım koyu hüzünlerin koridorunda tekil. Gözün közü görmediği siyahlıkta biraz sonra etraf ağır ağır grileşip gölgelenmeye başlıyor. Eşyalar, soyut nesneler, yüzler... Hepsi zaman rölesine bağlanmış büyülü devre ışıkları gibi birer birer açılıp aydınlanıyor.

Ayaklarım yalın. Dudaklarım buz. Yönüm gizini ele vermeyen iyiliğin cömert bahçesine doğru. Elimi sımsıkı tutan bir gölgenin mihmandarlığında yürüyorum.

Yalnızlığı dolunay gibi içimin serin ırmaklarında taşıyan hayatın trajedik sahneleri telve kıvamında üst üste yığılmış. Oluşan halkaların ağırlığı kalbimin seramiğini ters çevirmiş. Göz çukurumun derinliğinde suskun başaklar. Oysa gerçek cevher orada… Bilinmesi, işlenmesi gereken asıl giz, o uçurumda unutulmuş bir su değirmeni gibi öylece duruyor.

Yürüyorum.

Yüklediğim bir katre umut. Göklerdeki yıldız falından, ışık demetinden, çeliğine su verilen demirin keskin ağzından geçiyorum. Açılıyorum kum kitabı gibi. Kapanınca doru bir ata dönüşüyor gövdem.

Kanatlanıyorum.

Âh... Îşte iyiliğin cömert bahçesindeyim. Görülmesi güç bir düşün içinde. Sahi bu bahçe kimin eseri, nerede bağban.

İşaret parmağımı uzatıp güllere dokunuyorum. Dokunduğum her çiçekte bahçe boyut değiştiriyor. Evren gözlerimin önünde hiç noktası gibi minnacık, yaşam iyiliğin cömert bahçesinde berzah köprüsü gibi sonsuz.

İlerliyorum.
  
Sağımda solumda kuş tüyleri uçuşuyor ve tam önümde duruyor gökyüzünü aydınlatan kandiller. Şarkı söyleyen kızlar korosunu görüyorum, akın akın, dalga dalga çoğalan bir ışık harmonisi beni içine çekiyor. 

Gümüş yağmurcunlar kanatlanıp uçuyor dudaklarımdan. Dilimin buzlu tomurcuğu çözülüyor.

Kapanıyor Dünyanın görkemli kapıları. Haykırıyorum:

-Ey mutlu azınlık! Aynada güneş benim. Isıtıyor, ısınıyorum.

fy