Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

9 Nisan 2014 Çarşamba

Rıh ve Rıhdan


sen yalnız abadi kâğıda inandın tuğrasız yazılara
varı bilir yoğu bilmez misin
kendine gitmek de kendinden kalmak da
marifet borcundu yalnız ama yanlış olmayana
yazanı bilip yazılanı bilmez misin

doğu ile batı, madde ile mana arasında araf’ta olmak
kırk gün kırk hece kırık beşikte sallanmak
hem tuhaftı hem değildi meşk meclisinde
kuruyu bilir yaşı bilmez misin

çocukların kanlı alnına kurutma kâğıdı seriyorum
sayfalarım karışık, numaralar silinmiş
dışımdaki ben’i içimdeki ben’de aramaya yolla
suyu bilir kuyuyu bilmez misin

unutmalar ve hatırlamalar hevesiydi hayat
taştın ama içine, taşındın ama yok ülkeye
ilk sayfa ile son sayfa arasında kayboldun
bir tek asa bir tek hırka hû demedi
çölü bilir kumu bilmez misin

hayretini geri çekmeyen sokaklarda
payına düşen kadar unuttun
içine düştüğün kadar hatırladın
uçmayı bilir düşmeyi bilmez misin
ey çöl kırıntısı rıh!
ey lekesi mürekkep rıhdan!
bir kâğıtta kaybolmayı senden öğrendim
unutulup hatırlanmayı senden…

hep kendin bilir
biz yoğ iken buralarda var olanları bilmez misin…

Sezai Sarıoğlu
Yasakmeyve 2013, Sayı: 64, 
Dil ve Edebiyat Dergisi 2013 Şiir Yıllığı Syf 68,69

Hiç yorum yok: