Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

28 Mart 2014 Cuma

Bahar Mevsimlerin Şahıdır


“dağlarına bahar gelmiş memleketimin” Ahmed Arif

Son yılların en uzun, en yoğun geçen kış günlerinden sonra bir kez daha bahara erişmenin, geride bıraktığımız nevruzla toprağın yeniden canlanışını bayrama çevirmenin sevincini yaşıyoruz ve bu coşkuda hiç kuşku yok ki mevsimlerin insanlar üzerindeki psikolojik etkisinin rolü büyük.

Nevruz demişken kısaca belirtmekte fayda var. Geçmişten günümüze değin Türk toplumunda “ana” olarak bilinen toprağın ısınmasını, tabiatın uyanmasını simgeleyen nevruzun bahar mevsiminin başlangıcı olarak kabul edilmesi, özellikle divan şiirinde dönemin şairlerini de etkilemiş, nevruzun şiirlerde geniş bir biçimde ele alınmasına sebep olmuştur.

Divan şiirinin en önemli isimlerinden Fûzulî güllerin açışını yılda bir gün gelen nevruza, sevgiliye kavuşma zevkini ise gönlünde her gün tazelenmeye benzettiği beyitte şöyle der:

“Her gün açar gönlümü zevk-i visâlin yenleden
Gerçi güller açmağa her yılda bir nev-rûz olur”

Baharla birlikte yeryüzünde başlayan yenilenme sürecinde sadece tabiat değil, insan da değişiyor. Tazelik, canlılık güzellik ve neredeyse cennetin dünyadaki simetrisi gibi algılanan bahar mevsimiyle ısınan hava, efil efil esen sabâ rüzgârları, güneşin kendini göstermesiyle gelen aydınlık zamanlar, birbiri ardına rengârenk açan çiçekler insan ruhunda yaşama sevincini pozitif yönde çoğaltırken yaşanan bu döngüyü, mevsimlerin bu değişken hâllerini  “görmüşüz” redifli gazelinde Nâbî:

 “Bağ-ı dehrin hem hazanın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rüzgârını görmüşüz”
diyerek anlatır.

Yukarda saydığımız bütün olumlu özelliklerine rağmen bahar, kimi zaman da insan ruhunda karamsar ve melânkolik dalgalanmalarla, ya da yorgunluk, halsizlik, uykusuzluk gibi fiziksel dengesizliklerle de kendini gösterebilir ve kimbilir belki de T.S.Eliot’a “Nisan en zalim aydır, gövertir”, Orhan Veli’ye “beni bu havalar mahvetti” dizelerini yazdıran da bu ruh hâlinin yansımasıdır.

Bahar aynı zamanda cemredir, kuşların cilveleştiği, bulutların yağmurla seviştiği, oynaştığı, gökkuşağıyla raks edilen zamandır. İnsan ve tabiat arasında karşılıklı etkileşimin en yoğun hissedildiği bu estetik görüntüyü Ataol Behramoğlu “İlkbahar” isimli şiirinde âdeta bir minyatür tablo gibi resmeder.

Yüzümü bulutlara kaldırıp
Dua eder gibi mırıldanıyorum
Kuşlarla, otlarla yıkanıyorum
Rüzgârla, ilkbaharla

Güneş gözkapaklarımı ısıtıyor
Ah! Güvenilmez ilkbahar güneşi
Rüyada mıyım, gerçek mi bu
Hem var gibiyim, hem yok gibi

Bir güney kentinde, bir kıyı kahvesinde
Başakların sonsuz salınışı
Burada, kendimle başbaşa
Ömrümü böylece tamamlayabilirim

Bir kuşu dilinden hiç öpmedim
Belki bir gün öpebilirim
Belki bir gün rüzgâr olurum ben de
Eserim başakların üzerinden
Kalbim bir yaz gününe karışsın isterim
Bir kuş cıvıltısında doğmak için yeniden

Bolluk, bereket ve yeniden doğuşun simgesi olan bahar, tomurcuklanan kiraz ağaçlarıyla hayatın başlangıcı, kır ve badem çiçeklerinde evreni ısıtan güneşin müjdesidir. Özlem Tezcan Dertsiz’in dizeleriyle ifade edersek “her bahar onsekizimi uyandırıyor” diyebileceğimiz yürekte tükenmek nedir bilmeyen gençliğin, umudun ateşi, kalplerde tutuşan erguvandır, aşktır. Şairin özlediği, vazgeçemediği sevgilidir.

Erguvan ki; âşığın kanlı gözyaşı, kavuşamadığı sevdasıdır. Yahya Kemal’in hüzünlenip “Beklemem fecrini leylâklar açan nîsânın/Özlemem vaktini dağ dağ kızaran erguvanın” dizelerini yazdığı erguvanlar için Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yaptığı “kültürümüzde gülden sonra adına bayram yapılacak ikinci çiçek erguvandır” tespiti, belki de erguvanın bizim toplumsal geleneğimizdeki yerini en iyi özetleyen cümlelerden biridir.

Nihayetinde bahar; hayatta beklentinin zirve yaptığı, düş gücünü harekete geçiren çok boyutlu zenginliğiyle bülbülü söyleten, gönüllerden hazanı yok eden mevsimlerin şahıdır.

Sözlerimizi günümüz Türk şiirinin yeni isimlerinden ve şiire “söz hakkı”  isteyen Mustafa Köneçoğlu’nun dizeleriyle bitirelim.

“Geç gelen trenler biliyorum rayların en güzel tesellisi
biliyorum hayat provasız çalışan bir terzidir

her çiçekten bir bahar bekliyorum işte bu yüzden”

İyilikle kalın.

Fatih Yavuz Çiçek

Hiç yorum yok: