boynunu
öpsem
bir atkestanesi çatlar
gittikçe büyür yangın
yeni kuleler uyanır
bir deniz
daha büyük denizleri çağırır.
gözlerine baksam
bir akşamsefası kapanır
geçip gidersin
bacaklarında menekşe çürükleri
derinin altında mavi asmalar.
geri dönmek isteyen yağmursun sen.
akşam olur
göğün zilini çalar kırlangıç kuşları
geçer zaman
bir gezgin satıcı gibi tedirgin
bir gece kovanı gibi
yakar ışıklarını şehir
söner çocuk sesleri sokakta
koşarsın
yeni takılmış küpeler gibi sevinçli
her evin altında
bir leylak mezarlığı yatar
kapılarında felaketin gizli adları.
gece solur üstünde
soğan kokuları, salgılarla
ağzında başkasının sözleri
kanar karnında
bin yılın magazini
altın bilezikler, dualar
bir böğürtlen durmadan kanar
basılmış zambak soğanları gibi
uyurken memelerin.
dinlenmenin yurdusun sen.
sen
hazır hayatlar bakan kendine
kesilmiş saçlarında sarı kılıçlar
artık başkası için taradığın
deterjan, ay kokuları arasında
çığlıklar, çaylar, pastalar
bir öğle sonrası
nişasta tadıyla yayılırken ölüm
nedir artan
burçlardan, fesleğenlerden
yaz geceleri
balkonlardan dağılan
sofra seslerinden
bir süpermarket telaşıyla
geçerken günler
reçellerden, gözyaşlarından?
kendini ele veren sonsuzluksun sen
yosunları unutan balıksın
terlediğim yabanarıları.
gittikçe büyür yangın
yeni kuleler uyanır
bir deniz
daha büyük denizleri çağırır.
gözlerine baksam
bir akşamsefası kapanır
geçip gidersin
bacaklarında menekşe çürükleri
derinin altında mavi asmalar.
geri dönmek isteyen yağmursun sen.
akşam olur
göğün zilini çalar kırlangıç kuşları
geçer zaman
bir gezgin satıcı gibi tedirgin
bir gece kovanı gibi
yakar ışıklarını şehir
söner çocuk sesleri sokakta
koşarsın
yeni takılmış küpeler gibi sevinçli
her evin altında
bir leylak mezarlığı yatar
kapılarında felaketin gizli adları.
gece solur üstünde
soğan kokuları, salgılarla
ağzında başkasının sözleri
kanar karnında
bin yılın magazini
altın bilezikler, dualar
bir böğürtlen durmadan kanar
basılmış zambak soğanları gibi
uyurken memelerin.
dinlenmenin yurdusun sen.
sen
hazır hayatlar bakan kendine
kesilmiş saçlarında sarı kılıçlar
artık başkası için taradığın
deterjan, ay kokuları arasında
çığlıklar, çaylar, pastalar
bir öğle sonrası
nişasta tadıyla yayılırken ölüm
nedir artan
burçlardan, fesleğenlerden
yaz geceleri
balkonlardan dağılan
sofra seslerinden
bir süpermarket telaşıyla
geçerken günler
reçellerden, gözyaşlarından?
kendini ele veren sonsuzluksun sen
yosunları unutan balıksın
terlediğim yabanarıları.
Erdal Alova,
Alova, İş Bankası Kültür Yayınları, Syf. 210
Alova, İş Bankası Kültür Yayınları, Syf. 210
2 yorum:
Güzelmiş....
Dokuzdolambaç'ı okuyordum, şiir molası verdim. Molaya Erdal Alova şiirleri denk geldi. :)
Yorum Gönder