"Zamanın önemli olmadığı bir zamansızlığın başındayız seninle. Bir an sessiz ve kımıldamadan oturuyoruz. Nicedir kapalı kaldığım bir evin gölgelerini bırakıp yeniden dünyaya açılıyormuş gibi duyuyorum kendimi. Kesinliği, düzeni, alışkanlıklarımı, kendimi kötülüklerden, aldanışlardan koruduğum inancını yersiz buluyorum. Anlamı, anlamsızlığı ve sınırları belirsiz, cam gibi kırılabilir bir süresizlikte her şeye her an yeniden başlanabilir, diye düşünüyorum. Okyanuslara dalmış, dağlara tırmanmış, çölleri dolaşmış adama, sana bakarak.
Sonra?"
İnci Aral, syf.24
7 yorum:
zaman kavramından nefret ediyorum...
"Zaman" sözcüğü bana hep Aragon'un şiirini anımsatır.
"Sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
Zaman kadındır ister ki
Hep okşansın diz çökülsün hep
Çözülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
Bir taranmış
Bir upuzun saç gibi zaman
Soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
Zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
Sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi"
Zaman mevhumunu baş döndürücü bir güzellikte dile getirmiş. Sevmenin "ölmek" olduğunu bilen gerçek âşık.
"Sen ki benim saat-şakağımda vurursun
Boğulurum soluk alıp vermesen"
Elsa'nın Gözleri'de okunmalı.
"Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
Orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde"
Alıntı güzelmiş
İnci Aral kelimelere dans ettiriyor...Bu dansa her okur katılmalı diyorum :)
Korkunç bir hain zaman hatta. İnsan içine hapsolduğu bir şey. İleri gidemezsiniz. Geri gidemezsiniz, sadece bildiğiniz bugünkü boyutunda yaşamanız gerekiyor. Düşününce çok tuhaf geliyor zaman bana. Anlayamıyorum.
Yorum Gönder