"âh! yeşilini mavisini sevdiğimin kenti
toprağında karanfil olaydım"
Nasıl desem, nasıl anlatsam -rüzgâr gibi- evet rüzgâr gibi ve kısacık bir süre de olsa toprağında karanfil olmayı dilediğim şehrin kalbinden, her daim canlı, hareketli sokaklarıyla insanı kendine bağlayan Kemeraltı'nın kılcal damarlarından tek başıma, üstelik kimseyi arayıp sormadan "ceee" dercesine geçtim. Akşamdı, vakit dardı, hızla yola koyulmak zorundaydım fakat ben yine de Kızlarağası Han'da bir acı kahve içmeden İzmir'den ayrılmak istemedim.
"Sen var ya sen, kötüsün oğlum kötü, seni gidi vefasız, bir alo desen gelirdik, görüşmenin azı çoğu mu olur" diyen arkadaşlar ne deseniz haklısınız. Tamam itiraz etmeden teslim oluyor ve size bir şey daha itiraf ediyorum. "Kızlarağası Han"dan çıkıp Otogar'a gitmeden evvel geçmişte dört yılımı geçirdiğim Bornova'ya da uğramayı ihmal etmedim. Büyük Park'ta Portakal Cafe'de bir bardak sıcak çay yudumladım. Chris Norman'ın "Midnight Lady" isimli şarkısını yıllar sonra gözlerimi kapatmış bir halde, ruhumun bol bol dopamin salgılamaya başladığını duyumsayarak tekrar dinledim. Tadını özlediğim İzmir Boyozundan da yedim afiyetle. Büyük Park'ın Bornova Meydanına doğru çıkan kapısının karşısındaki yazlık sinema kapanmış. O sinema keşke kapanmasaydı, bir şekilde ayakta kalabilseydi demekten kendimi alamadım.
İçimden geçeni dışa vurmam gerekirse hem Mabelard'ı izleyen İzmir'in güzel insanlarıyla, hem de onca yıldır görüşmeyi hâlâ sürdürdüğüm arkadaşlarımla Kızlarağası Han'da oturup uzun uzun edebiyat, kültür, sanat ve inzivada yaşamak üzerine söyleşmeyi, ülke gündeminden konuşmayı, üç-beş gün İzmir'de kalıp mavi körfezle dolu dolu hasret gidermeyi vallahi de billahi de çok isterdim. İsterdim ne kelime, görüşmeyi kallavisinden, çok mu çok oluyoruz modunda istedim. Bu yüzden seyahat güzergahımı bile değiştirdim. Ama kısmet işte. Üzgünüm. Mahcubum. Kısıtlı zaman diliminde bu hayali gerçekleştirmek, planlaması hızlı gelişen ve ucu ucuna koşturmak zorunda kaldığım yolculuk koşullarında gerçekten hiç mi hiç mümkün görünmüyordu.
Sitem edecek dostlara daha geniş zamanlar, daha geniş ufuklar için görüşme ve Kızlarağası Han'da bir acı kahve içmenin sözünü verip, kırılacak gönülleri böyle alsam olur mu?
Tamam. Sözüm söz. Sözüm izci sözü. Hatta bi sonraki gelişimde boyozlar benden.
Herkese selamlar...
İmbatla kalın.
fy
fy
2 yorum:
Boyozla kandiranazsiniz:)
Neyse en azından izmiri gördünüz hasret giderdiniz bir nebze. Benim de gitmek istediğim bir yer var," cee " desem bile raziydim ama olmadı.
Çayları da ekleyelim hesaba:)
Umudunuzu yitirmeyin. Bakarsınız hiç ummadığınız bir anda "ceee" diyecek fırsat önünüze çıkıverir.
Yorum Gönder