Herkes başkasının gök'yüzünde ararken yitik zaman şehrini, kendini, inceliğin kırılgan varlığını inkâr etmeyi alışkanlık hâline getirmiş bir yaranın sırrında çarmıha geriliyoruz.
Kuşku, gıcırdayan bir kapı gibi zihnimin çeperini tırmalıyor. Olabilirin, mümkün olabilirin ötesinde, kaburgama ve iliklerime kadar sıkıştırılmış bir dünyaya el yordamıyla kurulmuş akreple yelkovan gibi hergün aynı kaosu emerek ışığın büyüsünü tüketiyorum.
Kuşku, gıcırdayan bir kapı gibi zihnimin çeperini tırmalıyor. Olabilirin, mümkün olabilirin ötesinde, kaburgama ve iliklerime kadar sıkıştırılmış bir dünyaya el yordamıyla kurulmuş akreple yelkovan gibi hergün aynı kaosu emerek ışığın büyüsünü tüketiyorum.
Yazık!
Kabuk olamıyorum, derdimi sevdiremiyorum hiçbir yaraya.
Kabuk olamıyorum, derdimi sevdiremiyorum hiçbir yaraya.
Yazık, hem sana, hem bana yazık!
fy
4 yorum:
Kuşku, şüphe insanı kör eder ve gerçekleri görmesini engeller. Kuşku, şüphe denilince "Othello' yu hatırlarım ve onun kendisiyle savaşını...
Savaşların en büyüğü insanın kendisiyle yaptığı mücadeledir. Evet, kuşku gerçeği zehirler ancak her zehrin mutlak bir panzehri olduğu gerçeğini de unutmamakta fayda var. Kimbilir...Kuşkunun panzehri "inanç, güven, sadakat" kombinasyonudur belki de.
Yazılarınız çok güzel. Kelamınız ilgi çekici. Her daim takipteyim insallah. Benimkine de beklerim murekkebinfisiltisi.blogspot.com
Vesselam.
Okuyarak kattığınız değer için teşekkür ederim.
İyilikle, selamlar.
Yorum Gönder