Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

14 Nisan 2020 Salı

İnsan gerçekten "alçak" mı yoksa?




                                                                                                   "Çin seddi bittiği zaman
                                                                               Duvarcılar nereye gittiler"
                                                                                                    B.Brecht

Selahattin Hilav: "fiili olarak bakıldığındaysa alçak bir yaratık insan."  diyor.

Bu ülkenin yetiştirdiği en önemli aydınlardandır Selahattin Hilav.

Ve ekliyor sonra: "Sırpların yaptıklarına bakın, Afganistan'da olanlara bakın, yani iş yok insanda."

Bu anlamda Socrat daha iyimserdir: "Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz, cahil olduğu için kötülük yapar, toplumsal koşullar değişirse insan iyi olur."

Bana öyle gelir ki; insan en büyük kötülüğü, kendi ürettiği bilgiye, kültüre, emeğe, ürüne yabancılaşarak kendisine yapar. Yaşamımızda ne varsa insan tarafından üretilmiştir ama her şey, zaman içinde insanın sorunu haline gelir, zira insan ürettiği şeyden uzaklaşır ya da uzaklaştırılır. Bunun adı yanılsama mıdır, kandırılma mıdır bilemem ama şunu çok iyi biliyorum; insan ürettiklerine yabancılaşarak kendisini küçültür, yok eder.

İşbölümünün, malın malla değişiminin ve zaman içersinde paranın ortaya çıkmasıyla insan kendi ürettiği her şeyin "esiri" olmuş ve toplumlar bu "esaret" üzerine varlıklarını inşa etmişlerdir. Ve böylece insan tarafından şekillendirilen hayat, insanı ezen, bitiren bir mekanizma haline gelmiştir. Ve insan; kendi gücünü ve yeteneğini düşlere ve düşsel varlıklara bırakır olmuştur.

Ve sonra korkular,
Ve sonra yenilgiler,
Ve sonra savaşlar,
Ve şimdi; savaşın bütün imkanlarını yaratan insan; anti militarist olmayı erdem saymaktadır.

Dünya başka türlü olabilir miydi?

Sanmıyorum.

İki temel nedeni var bunun: İnsanın içindeki vahşet ve kapitalizmin eşit olmayan yasası.

"Kötü ama "gerçek" dedikleri bu olsa gerek!

Bir başka şey: Dünya aylardır üretim dışında kullanılan paranın manipülasyonunda yaşanan "kriz"i tartıştı, tartışıyor.

Bu, doğrudan yoksulların sorunu muydu? Hayır.

Ama gün gelecek bu "kriz"in faturasını yoksul insanlar mı ödeyecekti? Evet.

Peki bu "kriz"i çıkartan kimlerdi?

Üretimden kaçan, korkan, para babaları.

İşte böyle.

Sistem ve sistemi yöneten "insanlar" öylesine acımasız ki, sıradan insanlar hayat karşısında şeyleşiyor. Yabancılaşma denilen belanın en kötü şekli de budur. İnsanın kendi yarattığı şeyler karşısında "şeyleşmesi."

Bu durumda yapacak hiçbir şey yok mu?

Olmaz olur mu? Var elbette.

İnsanın hayatın hemen her alanında saldırıya uğradığı bir çağda yaşıyoruz. Bu bunalım bence insanın estetik bilincini geliştirecek ve insanlık kültürün bütün biçimlerinde yeni sıçramalar yaşayacaktır.

Bütün bu "alçaklığın" ve "kötülüğün" karşısında onuruyla, sağduyusuyla karşı koyacak potansiyel yine insandadır.

Ben iyimserim, siz de iyimser olun lütfen!

Metin Güven
Onaltıkırkbeş, Aralık 2008, Sayı: 25

2 yorum:

N.Narda dedi ki...

2008'i görene kadar... İyimser değilim ama kötümser olmak da istemiyorum.

mabelard dedi ki...

"umut umutsuzluğun içinde" derdi Metin Güven. Bugünlerde geçer. Zaman sadece zaman diyorum.