sevgilinin nereye bastığını biliyorum yüzümden
kuytu rutubetli soğuk bir topraktan geçiyor
dokunduğu mantarların zehirli olup olmadığını soruyor
parmakları ürpererek içinden
ben de ürperiyorum
o kadar alçaldık ki
sık yapraklara takılıp eğriliyor
güneş yere ulaşamıyor peşimizden
acının büyüğü bana düşüyor
her dönemeçte karşısına çıkardığım hayalete
seni incitmek istemiyorum diyen gülümseyişinden
bir zamanlar deniz olduğunu gösteren
harabeler yükseliyor göğsümden
orada burada birkaç taşbaskı
sevgilinin nereye bastığını okuyorum yüzümden
Nilgün Aras
3 yorum:
Hımmm, güzeeel
:)
Daha evvel de belirtmiştim. Edebiyat dergilerinde şiirleriyle sık sık görünen isimlerin yazdıkları berbat şiirler benim ruhumu doyurmaya yetmiyor. İyi şiir yayımlamayı önemseyen, derdi edebiyat olan dergi sayısı çok az. Bu sebeple fazla tanınmayan isimlerin iyi şiirlerini okumayı tercih ediyorum.
Şiir diye dayatılan kötü metinleri değil...
Selamlar.
Amentü
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
ama bir eylül günü bilek damarlarımı kestiğim zaman
bu söz asıl anlamını kavradı
geçti çıvgınların, çıbanların, reklamların arasından
geçti tarih denilen tamahkâr tüccarı
kararmış rakamların yarıklarından sızarak
bu söz yüreğime kadar alçaldı
damar kesildi, kandır akacak
ama kan kesilince damardan sıcak
sımsıcak kelimeler boşandı
aşk için karnıma ve göğsüme
ölüm için yüreğime sürdüğüm ecza uçtu birden
aşk ve ölüm bana yeniden
su ve ateş ve toprak
yeniden yorumlandı.
ismet özel
Yorum Gönder