Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

22 Ağustos 2014 Cuma

İşgüzar


"Otobüsteydi. Gözünü dalıp gittiği yoldan, yan koltukta oturan Özcan’ın okuduğu gazeteye kaydırdı. “Ne olacak bu milli takımın durumu kardeşim. Yılların tecrübeli oyuncuları varken yenilerle cümle âleme rezil oluruz. Hava toplarında şansımız iyice zayıfladı. Takım deneme tahtasına döndü. Bu hocanın yaptığı tam bir işgüzarlık” dedi.

“Futbolda genç ve çabuk oyunculara fırsat vermeli. Onlara güvenmeli. Hoca geleceğin takımını kurmaktan bahsediyor ağabey” diye cevapladı Özcan.

Elini sallayıp umursamaz bir şekilde omzunu silkti. Oturduğu koltuğun penceresinden dışarı baktı. İçinde bulundukları servis aracı dağlık ormanlarda kesilen çam kütüklerinin sele kapılarak sürüklenmesi gibi hızla akıp giden trafiğe kapılmış, üç şeritli yolda kıvrıla kıvrıla ilerliyordu.

Havalandırmadan vuran rüzgârla üşüdüğünü hissetti. Sonbahar geliyordu. Ağaçlar yapraklarını döküyor, yaşam güz libasını giyinmeye hazırlanıyordu. Sıcak iklimlere göç hazırlığında olan kuş sürülerinin uçuşlarını gözden kayboluncaya kadar izledi. Her şey yavaş yavaş değişiyordu. Mevsimler gelip geçiyor, her gün gidip geldikleri güzergâh, üç şeritli yolun kenarındaki akasyaların uzayan ince dallarının zaman zaman aracın metal gövdesini yalayan öpüşü bile değişiyordu. Radyo haberleri, şarkılar, dünyayı omuzlayan insanın yaşam koşulları, çevresindeki tanıdık yüzler birer birer eskiyordu.

Yola paralel uzanan üç beş katlı eski, ahşap, kâgir binalar hızla yıkılıp yerine büyük, ışıltılı plazalar yapılıyordu. Birkaç ay önce gelinciklerin, mor sümbüllerin, papatyaların öbek öbek, renk renk açtığı, ne zaman dikildiği bilinmeyen ulu ağaçların dikenlerine örülen kozalardan çıkıp nazlı nazlı uçan kelebeklerin savrulduğu geniş araziden şimdi eser yoktu. İş makinelerinin köstebek gibi delik deşik ettiği arsaya, inşaat malzemeleri yığılmış, temeli atılan yeni iş merkezinin bir üst katının kalıpları çakılıyordu. Kalıpçı ustalarının çıkardığı gürültüye kulak kabarttı. Çivilere vuran keser darbelerinin sesi tıpkı bir orkestra gibiydi. Tak… Tik… Tak… Tik… Taki tiki tak… Taki tiki tak…"

fy