Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

19 Ağustos 2014 Salı

Öyküler, Ödüller vs.


Yazdığım öykülerden kısa kısa kupleler ekliyorum bloğuma. Okuyanlar hatırlayacaktır. Önceden yazdığım öykülerden birkaçını bütün olarak eklemiştim. Öykülerimi biri hariç edebiyat dergileriyle paylaşmadım henüz. Şimdilik paylaşmayı da düşünmüyorum. Aslında edebiyat dergilerinden giderek uzaklaştım. Sürekli birbirinin sırtını sıvazlayan, ideolojik gruplaşmaların yoğun olduğu, çete zihniyetinin, burnundan kıl aldırmayanların fink attığı bir ortamda yazarak neyi değiştirebiliriz ki?

Öykülerden biri hariç demiştim. Geçtiğimiz yıllarda yazdığım öykülerdendi, "İşgüzar." İşgüzar'ı paylaştığım dergiler o öyküde hangi eksikliği buldularsa yayımlamadılar. Sebebini bilemem. Aslında biliyorum galiba. Yavşaklık, yalakalık yapmıyorum da ondan. Uzak durdum. Ve hâlâ uzak duruyorum benden böylesi beklentilere girenlerden.

Her neyse... Edebiyat dergilerinde kendine yer bulamayan "İşgüzar," farklı bir rumuz kullanarak katıldığım yarışmada jüri tarafından ödüle lâyık bulunarak mansiyon kazandı. Evet, aynen öyle. Bir adet Ata Lira'yla ödüllendirildi, "İşgüzar."  

Ödüle şaşırmadım. Çünkü biliyorum kendimi. Ürettiğim metinlerin günümüz öyküsünün yürüdüğü çizginin altında olmadığını biliyorum. Yazarak kazandığım ilk ödülü bozdurup harcamadım. Evde muhafaza ediyorum hatıra niyetine. Sağda solda da ödül kazandım diye reklam yapmadım. Öyküyü yayımlamayan dergi editörlerini ifşa ederek onları da mahcup etmedim. Fakat aradan neredeyse iki yıl geçtiği için bu durumu (dergi adları vermeden) açıklamakta sakınca görmüyorum şimdi.

Yeni bir öyküye başladım bugün. "Gitme, Gittiğin Yeter!" olacak başlığı. Öyküyü ondörtlü hece ölçüsünde yazdığım bir dörtlükle sonlandırmayı kurguladım.

Nasıl bir öykü olacak? Bitince bakacağız artık.

fy