"Ben tek bir dünyaya inanıyorum. Arkada var olduğu
söylenen ikinci dünya bana göre birinciye aittir. Kanımca, şiir dünyadadır,
dilde değil. Dilin şiirselliği saçmalıktır, dünyanın şiirselliği vardır. Dünya,
biraz abartılmış gelebilir. Belki bakış denilebilir. Bakışta yoksa dile de
gelemez. Nasıl gelsin ki? Dil benim için
kokusuz, tatsız ve renksiz bir şeydir ve dille ne yapılabileceği bireysel olarak
herkese göre değişir. Dil sadece taşır/aktarır. Kendi başına içerik değildir,
sadece içeriği aktarır. Anlamlandırma - Neyin anlamı vardır? Bilmem. Başka
şeylerde olduğu gibi, bunda da öyle. Bir anlamın olması ile yetinmek
durumundayız, yoksa yaşayamayız. Yazmak da öyledir, ortada benim her gün,
gözümü açıp, sabah oldu, yeni bir gün başlıyor dediğimde kafamda oluşan
anlamdan başka bir şey olduğuna inanmıyorum. Ölümden öte anlam ise beni
ilgilendirmiyor. (…) Bir kâğıda basılı olan yapıt bir nesnedir. Ama kafatasımda
olan bir metin, kafatasımda olduğu sürece benim için bitmiştir. Bu haliyle
metin benim ötemde anlam kazanmaz ve onunla meşgul olduğum andan daha uzun
yaşamak için bir şans bulamaz. Bu rahatlatıcıdır. Bir ayakkabıcı ya da terzi ya
da ağaç diken herhangi bir kişi, aynı sorunla karşılaşır, ürettiğimiz her şey
bizden daha uzun yaşar. Ve bunun bir anlamı yoktur. Demek istediğim, ağacın bir
anlamı var mıdır? Belki ağaç olduğu için bir anlamı vardır. O zaman bir metin
de metin olduğu için bir anlama sahiptir.“
Herta Müller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder