Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

4 Kasım 2014 Salı

Çay



Şairlerin çayı bir başka içtiğini ilk anladığımda onüç yaşımdaydım.

            Öğretmen adeta mısralardaki çayı yudumlar gibi okumuştu şu mısraları;

            Çaycı getir ilaç kokulu çaydan
            Dakika düşelim senelik paydan
            Zindanda dakika farksızdır aydan
            Karıştır çayını zaman erisin
            Köpük köpük duman duman erisin…

O an ezberlemiştim bu mısraları. Sonrasında şiirin tamamını. Öğretmen o gün şiirden sadece bu bölümü okumuştu. Necip Fazıl’ın hapishane de içtiği çaylardan söz ederken…

Bence zamanı en iyi duyumsadığımız yer de çayı yudumladığımız zamanlardır.

            Yani bence…

            Şimdi de iş arası çay molası.

            Yani dışarıdan bakınca öyle.

            Gerçek de zamanın arasında zamana ara vermek gibi bir şey…

            Çay içmek delice bir şey…

Masamda “ay çöreği” de var. Bayılırım ay çöreğine. Sabah yiyecektim ama henüz yiyemedim. Belki az sonra bir başka çaya arkadaşlık edecek. Bakalım…

            Lafı ay çöreğiyle kestim.

            Ne diyordum ben?

            Çay…

            Dedim ya şairler çayı bir başka içiyor.

Tam bu anda  “çayı karşımda bir şairle içmek vardı” diyorum… Fatih Yavuz ile örneğin… 


Ya çok erken bir saatte ya da akşam üzeri. Düşüncem de “akşam kahvaltısı” var. Evde yemeğin olmadığı bir akşam. Bildik bir şair evi işte. Biraz yorgun bir akşam…Hafta sonuna yakın bir gün… Güzel bir film almışım. Üzerinde konuşulacak bir film. Çok önce izlemem gerekirken dün akşam izlediğim bir film örneğin “goya’nın hayaletleri” . Ünlü ressam… Engizisyon… İnsan ruhunun karanlıkları… Deliliğin kıyılarında ve en içinde ki yaşamlar…

            Akşam kahvaltısında tereyağlı yumurta. Gerisi teferruat…

            Nefis bir çay demlemişim…

“Terminal çayı değil şair çayı” diyorum… Çayları doldururken bir iki mısra da okumamak olmaz;

            Bir bardak demli çay
            Burukluğu gibi kalsın
            Gecenin ve sabahın tadı
            Yaşasın anılarımızda

            Konuğum ol, oturup
            Konuşalım bir akşam
            Ve uzatalım geceyi
            Sözün çubuğunu yakarak

            Karşımdaki şair  “kimden?” diyor. Ben “Ahmet Telli”.

            “Uzatalım geceyi” diyen şairi anmamak olmaz tabi.

Çay çok değerlidir şair için… Hani çayın kötüsü bile. Bir söz vardır biz de, örneğin birine bir bardak su verince “geçmişlerinin canına değsin” der. Öyle kıymetli yani…

Ben de demlediğim çay için “Can Yücel’in ruhuna deysin” diyorum. Şair “ne alaka?”

            Patlatıyorum şiiri Can babadan;

            Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçesi
            Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra
            Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik
            Başımızda perensip sahibi bir başçavuş
            Niğde üzerinde Adana Cezaevine gidiyoruz
            Bir sen eksiktin ayışığı
            Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya

Perensip” e gülüyoruz biraz. Adam çay içirmiyor “perensiplerinden” dolayı. Can bana acaba bir şey demiş midir diye bir iki kelam ediyoruz. Ya da o başçavuş şimdi nerededir diye … Bu sözden çok malzeme çıkar … Şiir tahlili de yaparız biraz. Bazı şiir bilmezlerin “perensip” kelimesi “prensip” diye düzeltip yazdıklarından söz ederiz… Karbonatlı çaya dahi razı olan şaire selam göndeririz…

            Yumurtada harika bu arada… Çay kadar olmasa da o da çok güzel…

Sohbeti çok da uzatmadan filme geçmek lazım. Çayı da çok demledim zaten. Akşam kahvaltısı ve film için…

            Masa öylece dursun.

            Filmden sonra toplanır.

            Ne güzel akşam…

            Çay…

            Yumurta…

            Şiir…

            Çay…

            Sohbet…

            Tebessüm…

            Çay…

            Film…

            Goya’nın hayaletleri…

            Çay…

            Film içinde molalar..

            Şairin Goya’ya hayranlık cümleleri…

            Dedim ya… Çay içmek harika bir şey…Çay içmek delice bir şey…

            Çay içmeyi bilmek lazım…

            Çay çay olduğunu ancak bir şair içiyorken hissediyordur…

            Çay içmek… Sahiden de delice bir şey değil mi?

            
Esat Selışık/Ayna İnsan, 2013 Sayı: 10