Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

9 Kasım 2014 Pazar

Tarçın Dükkânları


"Bianka, o büyüleyici Bianka benim için bir sır. İnatla inceliyorum onu, tutkuyla ve de umarsızca, pul albümü de bana yol gösteriyor. Neden yapıyorum bunu? Bir pul albümü psikoloji kitabı gibi temel alınabilir mi? Ne cahilce bir soru! Bir pul albümü evrensel bir kitaptır, insan hakkında bilinebilecek her şeyin bir özetidir. Elbette ki yalnızca imalar, dokundurmalar ve üstü kapalı sözcüklerle. Kitabın sayfaları arasından geçen o kızıl ipi, alev alev yanan izi bulabilmek için belli bir zekâya, yürekliliğe, hayalgücüne ihtiyacınız olacaktır.

Ne olursa olsun bir şeyden kaçınmalısınız: darkafalılıktan, bilgiçlikten, dargörüşlü olmaktan. Birçok şey birbirine bağlıdır, birçok ip aynı makaranın ipidir. Bazı kitapların satırlarının arasından sürüler halinde havalanan kırlangıçları gördünüz mü hiç, mısra mısra uçuşan, titreşen, ince uzun kırlangıçları? Bu kuşların uçuşlarını okumak gerek...

Ama gelin Bianka'ya dönelim. Hareketleri ne kadar içe dokunan bir güzellikte! Hepsini düşünerek yapıyor; yüzlerce yıl düşünülmüş. Tanrıya güvenle başlanmış hareketler, sanki kaderin onu nereye götüreceğini ve kaçınılmaz gelişmesini önceden biliyormuş gibi. Bazen parkta onun karşısında otururken ona gözlerimle bir şey sormak, düşüncelerimde ondan bir şey dilemek istiyorum. Ama daha ben dileğimi dile getirmeden o yanıt vermiş oluyor. Kısa, delici bir bakışla ve hüzünle yanıt vermiş oluyor.

Neden başını öne eğiyor? Böyle dikkatle, düşünceli gözlerini diktiği şey ne? Hayatı bunca umarsızca üzüntülü mü? Her şeye rağmen  o boyun eğişi saygınca ve gururla taşımıyor mu, sanki her şey olduğu gibi kalacakmış gibi; sanki elinden bütün sevinçleri alan o keşif, ona bunun yerine bir dokunulmazlık, yalnızca gönüllü boyun eğişte bulunabilecek daha üstün bir özgürlük sağlamış gibi.

Dadısıyla birlikte karşımdaki bankta oturuyor, her ikisi de  kitap okuyor. Beyaz giysisi -zaten onu başka renk bir giysi içinde görmedim hiç- açılmış bir çiçek gibi oturduğu yere yayılmış. İnce, esmer bacaklarını önde anlatılmaz  bir zarafetle çaprazlamış. Ona dokunmak, salt böyle bir dokunuşun kutsallığı yüzünden acı verici olmalı.

Kitapları kapatıp kalkıyorlar. Bianka bana kısaca bir göz atıp ateşli selamıma karşılık veriyor, dadısının uzun, esnek adımlarının ritmine ayak uydurarak rahat adımlarla uzaklaşıyor.

Bruno Schulz/Tarçın Dükkânları, syf.160,161