Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

27 Mart 2015 Cuma

Güdümlü Politik Roman Örneği: Sıcak Külleri Kaldı



"Sıcak Külleri Kaldı" Oya Baydar'ın okumayı çok istediğim ama bir türlü fırsat bulup okuyamadığım kitaplarından biriydi. Geçen hafta nihayet muradıma erdim ve yazarına 2001 yılında "Orhan Kemal Roman Ödülü"nü de kazandıran bu "politik romanı" okumayı bitirdim. 

Roman okumayı seviyorum. Çünkü romanlar, oluşumları, yapıları gereği, sosyal, kültürel ve politik konuları aktarmada, diğer türlere göre daha öncül ve daha avantajlı bir yazın türüdür.  Bu avantaj, romanları içerikleri açısından çok boyutlu kılarken kendi içinde de birçok alt türlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Örneğin aşk, bilim-kurgu, polisiye, köy, politik roman türleri, alt tür olarak akla ilk gelenlerdendir.

"Sıcak Külleri Kaldı" politik bir roman. Nedir "Politik Roman" diye merak edenler için politik romanın tanımını ekleyerek devam edelim.

"Politik Roman"  en geniş anlamıyla,  içeriği politik olay ve olgularla ilişkili olan, bu çevreden  kişilerin ön planda olduğu, politik bir bakış açısının egemen olduğu, politik bir etkiyi amaçlayan romandır ve bu tür, kendi içinde de "Eleştirel Politik Roman", "Güdümlü Politik  Roman" olmak üzere iki alt türe ayrılır.

Eleştirel Politik Roman denildiğinde, geniş anlamda  herhangi politik bir olay veya olguyu sorgulayıcı veya eleştirel bir yaklaşımla dile getiren yapıtlar anlaşılmalıdır. Burada yazarın doğ­rudan bir güdümlülüğü söz konusu değildir. Yazar, olayların kendisini gerçekçi bir biçimde vermek yerine, belli bir mesafeden okuyucuyu onlar üzerinde düşünmeye götürecek sorgulamalara yer verir. Doğrudan taraf tutmaz, amacı bireyleri politik olay ve olgular üzerine yeniden düşünmeye zorlamak ve böylece politik düzlemde bir bilinç oluşturmaktır. Zaman zaman kışkırtıcı bir anlatım tutumu söz konusu olsa da eleştirel romanın yazarı doğrudan yönlendirici olmaktan kaçınır.

Güdümlü Politik Roman: 'Güdümlülük' söz­cüğü,  bir yere bağlanmak, bir şeye taraftar olarak onun gerçekleşmesine çalışmak anlamlarını içer­mektedir. Edebiyat bilimi bağlamında ise,  "yazarın belli bir değeri kollayarak kendi seçimiyle üst­lendiği yükümlülük anlamına gelir. Bu yükümlülükte yazar, çalışmalarının ürünlerini siyasal, toplumsal, dinsel ya da töresel bir fikrin hizmetine sunarak, içinde yaşadığı dünyayı değiştirme eğilimiyle birleştirir."

"Sıcak Külleri Kaldı" politik bir roman demiştik. Yukarıda verdiğimiz bilgilere ve kitabın içeriğine bakarak Oya Baydar'ın bu kitabının, politik romanın alt türü "Güdümlü Politik Roman" kategorisine girdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kitap için arka kapak tanıtımında şöyle deniliyor.

"Sıcak Külleri Kaldı, 'siyasal roman' tartışmalarının orta yerine düşen ve noktayı koyan bir roman. Polisiye roman sürükleyiciliğinde, belgesel ilginçliğinde, şiir tadında, gerçek bir roman. Dünyanın ve Türkiye'nin son kırk yılının fonunda; İstanbul'dan Moskova'ya, Paris'ten Ankara'ya, Anadolu'dan dünyaya açılan bir coğrafyada; elçilik rezidanslarından işkence odalarına, morglardan eski bahçelere, üzüm bağlarına, üniversitelerden fabrikalara, gecekondulardan konaklara, yalılara uzanan bir ortamda; devletin üst kademelerinden, siyasetçilerden, diplomatlardan, sermaye kesiminden, gizli servislerden, işçilerden, sendikacılardan, örgüt liderlerinden, gazetecilerden, militan gençlerden kahramanlarıyla Oya Baydar, bu çok boyutlu romanında tutkuyu, aşkı, gücü ve güçsüzlüğü, devleti ve iktidarı tartışıyor. Yakın tarihimizin en sıcak yıllarının ekseninde, gerçek olayları, yaşanmış acıları, kayıpları, daha belleklerde tazeyken, izleri silinmemişken, derine inerek, ustalıklı anlatımıyla kurgusuna katıyor, paylaşıyor. Sıcak Külleri Kaldı, kırk yılın yangınlarının, sevgilerde, dostluklarda, aşklarda, tutkularda, inançlarda, devrimlerde tutuşturduğu ateşlerin arta kalan sıcak küllerinin romanı. 'Siyasal', ama 'Roman'."   

Roman, tanıtım bilgilerinde açıklanan içeriği, 70 ve 80'li yılların siyasal ortamını, o dönemde yaşanan olayların günümüze yansımalarını iki farklı kutuptan sol ve devlet kutbundan seçtiği Ülkü ve Arın karakterleri üzerinden irdeleyerek okurlara aktarıyor.

Yeşilçam filmlerinde sık sık karşımıza çıkan "zengin erkek, yoksul kız aşkının" kurgusu, Oya Baydar'ın da yararlandığı bir kurgu olmuş. 

Kitabı kendi durduğu ideolojik zemin üzerinden kurgulayan yazar, "karşı taraf"ın yani "milliyetçi sağın" düşünceleri için hiçbir şekilde empati yapma gereği duymamış. İşte bu sebeple "Sıcak Külleri Kaldı"yı anlatırken derdi edebiyat olan bir okur gözüyle "güdümlü politik roman"dır deme gereğini hissediyorum.

"Ben bu...bu... "Ölü'yü daha önce de görmüştüm." 

Bu cümle ile başlıyor kitap. Zaman içinde ileri-geri gidişler ilmek ilmek, incelikle ve çok iyi kullanılan bir dille örülerek ilerliyor.

Kitabın finali "nereye gidersen git başladığın yere geri dönersin" sözünü duyumsatıyor.

"Belki biz erkekler de kediler gibiyiz. Kendi iktidar alanlarını bıraktıkları kokuyla işaretleyen ve o alanın içine başka kedileri sokmayan hırçın, kavgacı kediler gibi...O alanın dışına çıktığımızda, ya da iktidar alanımızı kaybettiğimizde çöküyoruz." syf.241

"Rakip tanımayan, paylaşılmayan şeyler var: Aşk ve iktidar gibi..." syf.242

"Belki de şehre haksızlık ediyorum; orada yaşamadıkça, anıları olmadıkça, geçmişini, parlak günlerini, sorunlarını, insanlarını tanımadıkça, gizli güzelliklerini keşfetmedikçe bir şehri nasıl sevebilir insan!" syf.243

"Burası, "kitlelerin içinde balık olma" hayaliyle yola çıkmış devrimcilerin yakalanıp hapsedildiği daracık bir akvaryuma benziyordu." syf.244^

"Bıktım şu Küçük Prens fantezisinden, diye bağırmıştı. Kutsal Kitap sanki! Senin derdin nedir kızım biliyor musun? Senin derdin...senin derdin s....mek. En önemli şey bu değil mi hayatta! Ama benim için değil. Öyle olsaydı, bunca yıldır bakardım bir çaresine. Üstelik, eğer iktidarsızsam yine senin yüzünden. Neden başka kadınlarla iktidarsız değilim? Neden sen gelmeden sorunum yoktu da, seninle böyle oluyorum! Seni doyuramamaktan korkuyordum, hep korktum bundan. Beni başka erkeklerle kıyaslamandan, benden daha az zevk almandan korktum. Unutma, ilişkimiz başladığında seni hamile bırakan sevgilinin yatağından yeni çıkmıştın." syf.247

"Madem bu kadar çirkinleştik, o zaman sonuna kadar götürelim dedi adam. Evet, bir başka kadınla birlikte oldum; buradaki kuzeyli kadınlardan biriyle... Sen Moskova'ya gelmeden kısa bir süre önce ülkesine döndü. Onu bir daha görmedim. Beni tanırsın; belki içten içe, bu ilişkiyi, yani kendi zaafımı, seni aldatmış olmayı hazmedemediğimden sana yaklaşamadım. Belki de içimde birikmiş bir hınç vardı sana karşı, belki geçmişimi hazmedememiştim. Ne de olsa küçük bir kentin işçi ailesinden geliyorum ben. İnsan yetiştiği çevrenin değerlerini ne kadar aşabilir ki! O köhnemiş değerleri aştığın, hepsinin üstüne yükseldiğini sanırsın, kendine yepyeni bir kimlik yaratırsın, sonra bir gün dehşet içinde hiç değişmediğini fark edersin." syf.247-248

"Biliyorsunuz merak yedi günâhtan biridir, ama günahkâr olmayan kim var?" syf. 359

İyi okumalar...

fy


Kaynaklar:
(1) Sıcak Külleri Kaldı, Oya Baydar, Can yayınları
(2) Doç. Dr. Sabri Eyigün, Dicle Üniversitesi, Güdümlü Politik Roman İle Eleştirel Politik Roman Türlerinin Karşılaştırılması Üzerine,

Hiç yorum yok: