“Bilirsin, kolayca
huysuzlaşır evler, bomboş kalırlarsa”
Yorgo Seferis
ıssızlığı giyindiğimiz odalarda
birer ikişer dökülüyor
yüzümüzdeki sır oyalı çiniler
sanırım
ve giderek daha çok
unutulmuş sınır taşlarına benzedi yaşamak
hani diyorum,
hani nerede gün akıttığımız sofadaki güneşim
hani nerede gün akıttığımız sofadaki güneşim
şimdi kimler hangi makamda söylüyor
abdalların yetim türküsünü
abdalların yetim türküsünü
(duyan, bilen yok)
çünkü her şey bir yörük düğünü gibi yaşanıp bitmiştir
ve hayatla sevişmeyi unutmuştur pıhtılaşan kan
evet diyorum, evet, güzel olan ne varsa
güz düşümüyle birlikte ağır ağır çekilip gitti ömürden
hele karlı gecelerin büyüsü
cepleri misket dolu çocukluk
iki ana bir kuzuda
dört mevsim cıvıldayan o neş’eli serçecik
âh! evleri sessizlik vurunca
insan nasıl da özlüyor uçup gitmiş kuşlarını
fy