Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

22 Ocak 2015 Perşembe

Hukukun Üstünlüğü


Diyelim ki yetişmek zorunda olduğunuz bir randevunuz var ve aracınızla hız sınırı 60 Km. olan çift şeritli yolda ilerliyorsunuz. Hızınız stabil. Çünkü kural ihlallerinde uygulanan trafik cezalarının yüksek olduğunu, bu ülkede trafik cezalarının devletin önemli bir gelir kaynağına dönüştürüldüğünün bilincindesiniz. Trafik kurallarına mutlaka uyulması gerektiğinin de bilincindesiniz. Bu yüzden de kurallara uygun araç kullanmaya dikkat ediyorsunuz. Fakat ilerlediğiniz şeritte önünüzdeki kararsız sürücünün birdenbire hem sizi hem akan trafiği riske attığını fark ediyor ve bu durumdan hem kendinizi hem de akan trafiği kurtarmak için biraz hızlanıyor, önünüzdeki aracı kurallara uygun bir şekilde sollayarak geçip gidiyorsunuz. 

Birkaç gün sonra mahallenizin muhtarı elinde sizin aracınıza düzenlenmiş trafik ceza tutanağıyla kapınızı çalıyor. Tutanağı inceliyorsunuz. Size "Trafikte Hız Sınırlarını"  % 10 aşmaktan 172.00 TL ceza uygulandığını görüyorsunuz. Ne düşünür? Ne yaparsınız?

Evet, çoğumuzun başına gelen/gelebilecek bir olaydır bu. 

Benim de başıma geldi. Nasıl geldi anlatayım.

Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında muhtar tarafından evime getirilen trafik ceza tutanağında  radara yakalandığım ve hız sınırını % 10 aştığım ve 172.00 TL cezayı ödemem gerektiği bildiriliyordu. Aracım durdurulmamıştı. Cezanın uygulandığı bulvarda radarla hız kontrolü yapıldığına dair ne bir işaret ne de bir trafik uyarı levhası vardı. 60 Km. hız sınırı olan yerde yukarıda anlattığım kararsız sürücüden kurtulmak isterken, muhtemelen 70 civarı bir hıza ulaşmıştım ve işte o anda gizli radar plakamı tespit etmişti.

Hani bir filmde şöyle bir replik vardır "Yaptım da, sor bakalım niye yaptım."

Tamam hız sınırını geçtik de memur kardeşim, keyfimizden mi geçtik. Sor, dinle bakalım. Ama yok. Sormak, dinlemek işine gelmez. Çünkü işin kolayı belli. Sen bildiğini okursun ve radarı kurarsın trafikte en sota yere. Sonra cezaları ardı ardına yazmak kolay.

Bütün bunları niçin yazdım. 

Sık sık duyarız kuvvetler ayrılığı ilkesini. Yargı bağımsızdır. Bakınız Yargıtay 12. Dairesi 2014 Temmuz ayında trafikte radarla hız sınırı uygulamasıyla ilgili özetle hukuk devletinin bir erki olan idarenin görevinin, öncelikle bireylerin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırma yoluna gitmesi değil, kurallara uygun davranma düzeyini ve alışkanlığını geliştirmek olduğunu, uyarıcı levha olmadan trafikte radarla hız kontrolü yapılamayacağına,  öncelikle kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla yapılması gereken trafik denetimlerinin, yol kullanıcılarına ceza vermek amacıyla bilgilendirme yapmadan kural ihlali yapmasını beklemenin, trafik kurallarının konuluş amacına uygun olmadığı ve araç sürücülerine tuzak kurulması anlamına geleceği ve bu durumun da çağdaş hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacağı"na karar vermiş.

Ben de bu kararı öne sürerek aracıma uygulanan trafik cezasına Sulh Ceza Hakimliği nezdinde itiraz ettim. Yazışmalar, itirazlar vs. derken nihayet dava sonuçlandı ve itirazımda haklı bulundum. Tarafıma uygulanan trafik cezası Sulh Ceza Hakimliğinin kesin/itiraz edilemez kararıyla kaldırıldı.

Trafikte radar uyarı işareti ya da levhası olmadan ceza tutanağı sizin de kapınıza gelirse aklınızda bulunsun. Araştırın ve cezaya itiraz edin. Hakkınızı arayın. 

Korkmayın. Çekinmeyin. Bu ülkede hukukun her şeyin üstünde olduğunu, adaletin er/geç haklıdan yana tecelli ettiğini siz de göreceksiniz.

İyilikle...

fy  

Hiç yorum yok: