Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

14 Ocak 2015 Çarşamba

tel örgünün iki yüzü



Tel örgünün ayrı yüzeylerinde
fotoğrafların negatifleri
akciğer filmlerindeki çizgiler gibi
iğreti gülümsüyor dudağımızda
karanın ve beyazın kesişmesi

sizin esenliğini benim güvenliğim için
parkta gezinir gibi, yeni uyanmış gibi
bilirsiniz işte, anne sen ve sevgilim
tanırsın ne zaman terler avuçlarım
ne zaman dilim dolaşır sözcüklere
elleriniz tellere dokunurken acemi

boğaz kıyısında fotoğraf çektirir gibi
elini omzuna atar gibi park kanepesinde
fırtınalı sokakta yürürken
pardösünün yakasını kulaklarına kadar 
ya da Sirkecide simiti susamıyla beraber
neler gelmiyor tek odada yıllarca yaşayanın 
bir avuç maviye kafasını kaldırarak
ve o maviye yıllarca uzak
tel örgü biliyor içerdekini

dışardaki
bilmez mi gecenin yarısında
karda, yağmurda yürüme özgürlüğünü
hesaplaşırdı hasmı, konuşacağı dostu vardır
taa Avcılarda ya da Üsküdarda
gizli bir aşkı vardır şifreli telefon çalar
gel! diyen bir aşk, ucunda ölüm ucunda intihar
ya da hiçbir şey yok da, Kafka'nın böceği sanki
alıştığı kapıdan çıkar, girer alıştığı kapıdan
bilmez mi dışardaki
ağacın eylülünde rüzgâr keyfiyle
yaprağın zorla sürüklendiğini

tel örgülerin iki yüzünde 
negatiflerimiz

aslı kim?

Arife Kalender
Varlık Dergisi Aralık 2014, Sayı: 1287

Hiç yorum yok: