Tel örgünün ayrı yüzeylerinde
fotoğrafların negatifleri
akciğer filmlerindeki çizgiler gibi
iğreti gülümsüyor dudağımızda
karanın ve beyazın kesişmesi
sizin esenliğini benim güvenliğim için
parkta gezinir gibi, yeni uyanmış gibi
bilirsiniz işte, anne sen ve sevgilim
tanırsın ne zaman terler avuçlarım
ne zaman dilim dolaşır sözcüklere
elleriniz tellere dokunurken acemi
boğaz kıyısında fotoğraf çektirir gibi
elini omzuna atar gibi park kanepesinde
fırtınalı sokakta yürürken
pardösünün yakasını kulaklarına kadar
ya da Sirkecide simiti susamıyla beraber
neler gelmiyor tek odada yıllarca yaşayanın
bir avuç maviye kafasını kaldırarak
ve o maviye yıllarca uzak
tel örgü biliyor içerdekini
dışardaki
bilmez mi gecenin yarısında
karda, yağmurda yürüme özgürlüğünü
hesaplaşırdı hasmı, konuşacağı dostu vardır
taa Avcılarda ya da Üsküdarda
gizli bir aşkı vardır şifreli telefon çalar
gel! diyen bir aşk, ucunda ölüm ucunda intihar
ya da hiçbir şey yok da, Kafka'nın böceği sanki
alıştığı kapıdan çıkar, girer alıştığı kapıdan
bilmez mi dışardaki
ağacın eylülünde rüzgâr keyfiyle
yaprağın zorla sürüklendiğini
tel örgülerin iki yüzünde
negatiflerimiz
aslı kim?
Arife Kalender
Varlık Dergisi Aralık 2014, Sayı: 1287
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder