Sanki Gazze işgal altında değil, sanki Gazze Filistin'in parçası değil, sanki Filistin'in tümü işgal altında değil. Sanki Kudüs işgal edileli yarım yüzyıla yaklaşmış değil. Sanki Kudüs İsrail tarafından Yahudilerin bölünmez başkenti ilan edilmiş değil. Sanki Kudüs tüm müslümanların şehri ve ilk kıblesi değil.
Ve "Amerikan rüyasının geri dönüşü"ne alkış tutulan Obama ilk kez Kudüs'ün "İsrail'in ebedi, ve bölünmez başkenti" oluşunu tasdik ederken İsrail'in yüzsüzlüğünün nereden kaynaklandığını görmezden geliyoruz.
Suudi Arabistan'dan Mısır'a kadar Arap ülkelerinin İsrail'le suç ortaklığı yaparak, aşırı uçlardan kurtulmak için bunca kanın akmasına göz yumduğuna tanık oldukça İsrail'in neden bu denli pervasızlaştığını daha iyi anlıyoruz.
Gazze'de yaşanan son katliamda olduğu gibi olayın tanımını, Filistin sorunu gözüyle bakıp Arap-İsrail çatışmasından, Filistin-İsrail anlaşmazlığına burdan da Hamas militanı İsrail güvenlik gücü çatışmasına indirgediğimiz sürece ne Kudüs'ü kurtarabilir ne de Filistin'i özgürleştirebiliriz.
Konya ovasını Gazze'yi bombalayan çocuk katillerine açmaya devam ettiğimiz sürece, Gazze kapısından insani yardımları bile kesecek kadar işbirlikçiler saltanatlarını sürdürdükçe bu ne ilk ne de son katliam olacak. Şabra ve Şatilla kasaplarının batı medeniyetinin savunucusu sayıldığı bir dünya sisteminde hangi değerleri, hangi Uluslar arası ölçüleri esas sayarak hakkı savunabilirsiniz?
(...)
İsrail Haçlı Seferlerinin modern versiyonu bir truva atıdır.
(...)
Maaşeri vicdanımız doğru yerde duruyor. Bölgenin siyasi aklı ahlaken malül...
Kudüs merkezli bir Filistin yaklaşımı yeniden diriltilmedikçe İsrail sorunu çözülmeyecek demektir. Kudüs'ü kendi evi gibi görmeyen İslam ülkelerinin yönetimleri de fiilen İsrail'le bir şekilde suç ortaklığı yapıyor demektir.
Gazze direnecek, Kudüs direnecek. Biz meydanları boşalttıktan sonra evlerimize döneceğiz huzur içinde...Kudüs taş taş teslim alınırken Konya semalarında İsrail jetlerini beklemekle meşgul mu olacağız?
Akif Emre/Hece Dergisi, Şubat 2009, Sayı: 146