Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

13 Ekim 2014 Pazartesi

Ayna ve Deniz


cömert bir aynadan bakıyorsun dünyaya
gök denizden
sertlik; belki de bu yüzden hiç uğramıyor kin,
kuşların sığındığı kalbine, gazap ikliminden

hep dingin kıyılardasın, yetkin bir kubbede
varlığın yeryüzü hâllerine tanıdık,
yitik bir lehçeden mesnevîce konuşuyorsun benimle
durduğumuz bir yer var; antik bir şehir, mavi bir çizgi
oradayız ve yağmurun tevhîde özgü şivesiyle
bilgece yıkanıyor ruhumuz

sonrasında hiçbir kuşkuya kapılmadan
el oyması kapılardan geçiyoruz
göz kararı fantastik güncelerden

bi’ ara durup soruyorsun
ayna ve deniz
sahi neydi onları böyle ısıl işlemsiz,
camdan bir elmaya dönüştüren güzellik
ve neydi kumun bileşimindeki gizli efsun

—ayna, ayna!
bulutlar dillenip konuşur mu?
ezelden ses verir mi nûn?

belki hazanya düşleri, belki ateşe özlem
“vakitler ve incelikler”dir sevgilim  
iki simgeyi birleştiren o gümüş sır

Fatih Yavuz Çiçek