kapanmış kapılardan geçerek
dönülmez sanılandan dönerek
ağrısı kesilmiş çürük diş gibi
çekilmiş acılarım yüzümde yerleşmiş
bir kez daha içimdeki yangını,
kuyuyu göstererek aynalara
geldim
yalnız açan çiçekleriz
kurumuş karanfiller,
yusuf'un yüzünde bu bıçak izi
kalbimdeki sıyrık,
dört harf
unutulmuş çöllerden, bulanık seraplardan
kurt ulumalarından,
yaban ağrılarından kaçarak
geldim
kime kalırsa gece
ondan var bir alacağımız
kırk günlük mezarlar gibi sancımız
doldurmuş göğüs boşluğumuzu
yazgımız
tarihleri unutulmuş ölümler görerek
iniltilerini işiterek asırlık ağaçların
yası geçmiş evleri geçerek
geldim
Serkan Türk/içimiz çölse biri geçmiştir, syf36-37