Aile kökleri Kafkasya’ya kadar
uzanan ve aslen Kahramanmaraşlı olan Cahit Zarifoğlu 1 Temmuz 1940 yılında
Ankara’da doğdu. Hâkim olan babasının memuriyeti sebebiyle ilk ve orta
öğrenimini Siverek, Ankara, Kızılcahamam ve Kahramanmaraş’ta tamamladı. 1972
yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölümünden
mezun oldu. Daha sonra dil kurslarına katılmak için Avrupa’ya gitti. Bu vesile
ile gittiği Avrupa ülkelerini otostop yaparak dolaşan Zarifoğlu, yurda dönüşünden
sonra özel bir lisede öğretmenlik, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu ve TRT’de çevirmenlik, son olarak
İstanbul radyosunda denetçilik görevinde bulundu.
Edebiyat çalışmalarına lise
yıllarında başlayarak, Kahramanmaraş gazetelerinde şiir ve hikâyeler yazdı.
Yine Kahramanmaraş’ta Açı dergisini çıkardı. Lise yıllarında Hamle dergisi ile
başlayan, Diriliş, Edebiyat dergilerinde süren sanat hayatına 1976 yılında
çıkarmaya başladığı Mavera dergisiyle devam etti. Şiirleri çeşitli zamanlarda Üç
Çiçek, Papirüs, Türk Dili, Yeni Dergi’de de yayımlandı. Yeni Devir, Milli
Gazete ve Zaman gazetelerinde Ahmet Sağlam, Vedat Can, Abdurrahman Cem imzalarıyla köşe yazıları da kaleme
alan Cahit Zarifoğlu, İslam, Kadın ve Aile, Gülçocuk ve bazı çocuk dergilerinde
de ürünleriyle yer aldı. Edebî hayatının son yıllarında çocuk edebiyatına
yöneldi. Çocuklar için yazdığı kitaplardan biri olan “Yürek Dede İle Padişah” adlı
kitabıyla 1984′te Türkiye Yazarlar Birliği’nce çocuk edebiyatı dalında yılın
yazarı seçildi. Kopyalanması, taklit edilmesi son derece güç, kendini hemen ele
vermeyen, zengin ama kapalı söyleyiş biçemi, derin ve iddialı şiir diliyle, dikkat
çeken özgün şiirler yazdı.
"Şiir tarafından ihmal edildiğim bütün zamanlarda, kendi hâlime, yalnızlığıma zalimce bir hayranlık duyuyorum. İçim kabarıyor, bıraksalar da ıssızlarda başım önümde, kendime gömülerek, dolaşsam. -Yüzüm uçsuz bir çöle dönük dursam, korksam. Hemen arkamda kentler, yeşillikler, insanlar ve ilişkiler olsa bile. Yazdığım bütün şiirleri benden çalmışlar gibi özlüyorum. Onların sahibi olmadığımın bundan daha inandırıcı delili olabilir mi? Hiç olmazsa yalnız bana ait bir tek şiirim bulunsaydı. Var olmak hevesim işte böyle başkaldırıyor. Fakat masum olmasına, bağışlanabilmesine çalışıyorum. Onu eğitiyorum. Onu okşayarak yatıştırıyor ve kalın parmaklıkları aralıyarak ağına düştüğü insanperestlikten özgürlüğe kurtarıyorum." Diyen, ilk şiirlerinde ikinci yeni akımdan
etkilendiği görülen Zarifoğlu, madde-ruh
çatışmasından yola çıkarak insanın yeryüzündeki arayışlarını İslam düşüncesi
ekseninden duyumsatmıştır.
“Zor şiir” olarak nitelendirilen şiirlerinde
dinsel inançları çerçevesinde ele aldığı Anadolu insanlarının acı, mutluluk,
özlem, doğa, insan sevgisi ve umutlarını yansıttı. Kısmen gerçeküstü şiir ve geleneksel
şiir kalıplarını kullanmıştır. Zarifoğlu şiiri, dış dünyadan çok iç âleme yönelik
bir anlatıma evrilir. İç ürpertileriyle, hayretle başlayan şiirini, metafizikle
birlikte bilgeliğin kıyısına vardıran Cahit Zarifoğlu; 7 Haziran 1987 yılında
İstanbul’da dünya yolculuğunu tamamladı. Mezarı, İstanbul Beylerbeyi’nde Küplüce Mezarlığı’ndadır.
Eserleri: “İşaret Çocukları” (Şiirler, 1967), “Yedi Güzel Adam” (Şiirler, 1973), “İns” (Hikâyeler, 1974), “Menziller” (Şiirler, 1977), “Yaşamak” (Günlükler, 1980), “Serçekuş” (Uzun Hikâye, 1983), “Ağaçkakanlar” (Masal, 1983), “Katıraslan” (Masal, 1983), “Yürek Dede ile Padişah” (Masal, 1984, Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü), “Savaş Ritimleri” (Roman, 1985), “Korku ve Yakarış” (Şiirler, 1986), “Bir Değirmendir Bu Dünya” (Denemeler, 1987), “Motorlu Kuş” (Masal, 1987), “Sütçü İmam” (Tiyatro, 1987), “Gülücük” (Şiir, 1989), “Ağaç Okul” (Şiir, 1990).
“Daha çok kendimin etkisinde kaldım. En çok okuduğum şair Cahit
Zarifoğlu’dur” diyen şairi iki şiiriyle anıyoruz.
AYNA
Ve gözüm eşyamda değil
Yoruldum maddemden
Ta ki dünya bitti
Köşk kurdum sakin oldum
Dehlizsiz ve tabakasız
Kör bir hayvan gibi
Rızkına etiyle yanaşan
Karanlık bir evdir gövdem
Güneşte asla karanlık yoktur dediler
Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum
Büyük yeni bir hayat bildim
Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir şey
Bir insan binası yıkılıyordu durmadan
SULTAN
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum.
Yoruldum maddemden
Ta ki dünya bitti
Köşk kurdum sakin oldum
Dehlizsiz ve tabakasız
Kör bir hayvan gibi
Rızkına etiyle yanaşan
Karanlık bir evdir gövdem
Güneşte asla karanlık yoktur dediler
Ve onlar yoluna cihet ettim vatan tuttum
Büyük yeni bir hayat bildim
Yeni yeni bildim yoksa ölüyordu bir şey
Bir insan binası yıkılıyordu durmadan
SULTAN
Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim
Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme
Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum.
Ayna İnsan Dergisi Sayı: 8