Şiir, Edebiyat, Kültür, Sanat

27 Haziran 2014 Cuma

Maraz


Maraz, Hande Altaylı'nın 2009 yılında Remzi Kitabevi'inden yayımladığı ikinci kitabı. 2000 adetlik altı baskı yapmış roman günümüzdeki kentli, eğitimli, orta yaşlarını geçmiş insanların aldatma, boşanma, mutsuzluk cenderesinde yoğrulan yaşamlarındaki sentetik maskeleri sıyırıp atarken, aile içinde yaşanan iletişim kopukluğunun, yabancılaşmanın acı sonuçlarıyla moderniteyi yüzleştiriyor.

Bir grup çocukluk arkadaşının hayatının anlatıldığı kitabın başat kahramanı Aslı. 

Roman, Aslı'nın çocukluk arkadaşı ve eski sevgilisi Cenk'in cenaze merasimi için toplanılmasıyla başlıyor. Aslı'nın anne ve babası boşanmıştır. Babası kendinden yaşça küçük bir kadınla evlenmiştir. Annesi bu evliliği bir türlü kabullenememektedir. Mesleği reklamcılık olan Aslı, Mimar Ali'yle evlidir. Evliliğine rağmen çocukluk arkadaşları Devrim, Burcu ve Sevil'den kopmamıştır.

Cenk defnedilirken, Ali  İtalya'da iş gezisindedir. Bir akşam İtalya'dan, Aslı'yı arar. Görüşme bittikten sonra, telefonu yanlışlıkla açık bırakır. Aslı; telefonda duyduğu seslerden, Ali'nin kendisini mimarlık şirketindeki yardımcısı Ayten'le aldattığını öğrenir. İtalya dönüşü Ali'ye evi terketmesini ve boşanmak istediğini söyler. Ali evi terkeder. Arkadaşlarının ve Ali'nin iş ortağı Cengiz'in uyarılarına rağmen boşanma kararından vazgeçmez.

Bu gelişmelerin olduğu günlerde Aslı'nın Brüksel'de yaşayan kızkardeşi Zeyno kimseye haber vermeden kesin dönüş yapar. Zeyno'nun ani dönüşünden şüphelenen Aslı bütün ısrarlarına rağmen kardeşinin niçin döndüğünü doğru düzgün öğrenemez. Zeyno, çocukluğundan beri içe kapanık, çok fazla arkadaşı olmayan, evden dışarı çıkmayan sevmeyen bir kızdır. Aslı ve Zeyno birlikte aynı paylaşmaya başlarlar.

Aslı'nın oturduğu binada, bir alt komşusu Münevver hanım yalnız yaşamaktadır. Aslı, boşanma sürecinden önce kendi evinde kilitli kalan Münevver hanımın kilitli kaldığı odadan yönetici ve kapıcının yardımıyla kurtarılmasına yardımcı olmuş, Münevver hanımın torunu İzzet ile tanışmıştır. İzzet bekârdır. Aslı ve İzzet'in arkadaşlıkları ilerledikçe ilişkileri yeni bir boyut kazanır ve ikili hızla yeni bir aşka yelken açar.

Kendine yeni bir hayat kurmayı düşünen Aslı'nın yaşamı, kardeşi Zeyno'nun intiharı, Zeyno'nun intiharının ardındaki sır perdesinin aralanmasıyla bir kez daha yıkılacak, Aslı'nın psikolojik dengeleri temelinden sarsılacaktır.

Maraz'ın, modernitenin eleştirisi gibi okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Birbirine geçmiş ilişkiler ağı, çıkar için yapılan evlilikler, ışıltılı ve çok düzgün görünen hayatların ardında sırıtan, mutsuz insanların dünyasından kesitler, toplumsal dinamiklerdeki yozlaşma, bütün çıplaklığıyla okur'un önüne seriliyor.

Nitelikli her okur, okuduğu her kitaptan kendine bir pay çıkarmasını, okuduğu metne yeni bir ruh, yeni bir soluk katmasını, yazılanları yeniden anlamlandırmasını, okuma eylemini takiben önce kendisiyle, sonra yazarla hesaplaşmasını bilir. 

Hande Altaylı, 197 sayfalık Maraz'la beni kendi içimde uzun bir yolculuğa çıkardı. Ekleyeceğim şu satırlar, Abdullah Eraslan'ın "kalbimdeki delikten görürdüm yüzünüzü" dizesini tekrar düşünmemi sağladı.

Zaten başımıza ne gelirse gelsin, düşünmemekten, her şeye boşvermekten gelmiyor mu?

"Sevdiğin birinden ayrılınca zamanla acın geçen derler ya, o yalan. bazen geçmiyor, bir gram bile azalmıyor, ilk gününde nasılsa öyle kalıyor. Kocaman bir delik kalbinin orta yerinde duruyor ve sen onunla yaşayıp gidiyorsun." (syf.160)

"Besbelli değişiyordu... Var olan şeyler aynı kalsa da, senin gördüğün başkalaşabiliyordu." (syf.141)

fy