Şiirde anlamın belirginliği ya da
kapalılığı üzerine yapılan dilbilim kaynaklı değerlendirmeler, okuru çoğu zaman
en başa, yani şiirin tanımlandığı noktaya götürür ve anlama ilişkin söylemlerin
zıtlığı, şiirin tanımlanmasında da benzer özellikler gösterir. Örneğin Mallarmé
“anlam şiirin dörtte üçünü götürür” derken,
Jean Cohen “Anlamı olmayan şiir artık
şiir değildir, çünkü artık dil değildir.” savındadır.
Burada çoğumuzun aklına şöyle bir
soru gelebilir. Şiirde veya sanatın diğer dallarında ilk bakışta görülmeyen ve geri
planda kalan anlamın çözülmesinde etkin unsurlar nelerdir?
Şiirin; içerik, şekil, dil ve
üslup ile ahenk’ten oluşan dört unsurla çözümlenip anlaşıldığı genel kabul
gören bir yaklaşımdır. Fakat yeri gelmişken anımsatalım. Şiire ilişkin birkaç
tanıma da yer vererek şiirde, güzel sanatlarda anlamı, anlamayı etkileyen başka
bir dil dünyasına, renklerin diline geçtiğimizde görülecektir ki her dilde renk
terimlerinin anlamı çözümlemeye yardımcı, kendine özgü semantik özellikleri
vardır.
Bu geçişe Cahit Sıtkı’nın şiir
tanımı ve renklerle bağıntı kurmada bir girizgâh olsun diye başlarsak Tarancı’ya
göre “Şiir, kelimelerle güzel şekiller
kurmak sanatıdır. Ama kelime nedir? Annedir, dosttur, kadehtir, hasrettir, hayaldir;
yani mânâsı, tedaisi, bir gölgesi, hattâ bir rengi ve adı olan hayaldir.”
Kelimelerin rengi olduğunu
belirten Cahit Sıtkı’nın tanımlamasını Simonides’in o çok bilinen “Resim sessiz bir şiir, şiirse konuşan bir
resimdir” sözüyle örtüştürerek devam edelim. Şiir bir söz dizimi ve dil
dizgesi olduğuna göre bir şairi öncelikle sözünün içinden anlamaya çalışmak en
akılcı yöntemdir. Kuşkusuz her yöntem kendi içinde farklı göstergeler oluştursa
da bir şiir metninin yapısal bileşkesini bilmek, o bileşke içinde varsa kullanılan
renkleri çözümlemek de okurun okuduğu metni doğru anlamasını sağlayacaktır.
Anlam mı; yoksa okunan metinden
duyumsanan güzelduyu mu önemlidir? Kuşkusuz insan sanatın bütün dallarıyla haz
almak için ilgilenir. Çünkü anlam gerek şiirde, gerekse diğer sanatlarda haz
duygusundan sonra gelir. Genel anlamda sanatsa güzeli yaratma çabasıdır. Söz
konusu güzellik olunca iki tür güzellikten, doğal güzellik ve estetik bilimin
ilgilendiği sanatsal güzellikten söz edilebilir. Geçmişten günümüze kadar
ulaşmış mağara devri resimleri de dâhil, tespit edilen tüm eserler, duvarlara
kazınmış yazılar incelendiğinde, her ulusun kendine özgü renkleri bir sembol
gibi kullanarak sanatın zengin iletişim dilini yansıttığı, siyah ve beyazın da temel renkleri oluşturduğu görülür.
Dr. Medine Sivri “Paul Eluard ve Nâzım Hikmet’te Renklerin
Dili” isimli kitabında; şiirde kullanılan renkleri karşılaştırmalı bir
yaklaşımla ele alırken iki temel renk siyah ve beyazın neyi temsil ettiğini
şöyle açıklıyor : “Siyah, zamanı; beyaz,
zamana bağlı olmayanı ve zamana eşlik eden her şeyi, karanlık ve aydınlığın,
güçlülük ve zayıflığın, uyku ve uyanıklığın peş peşe dönüp gelmesini, nihayet
siyah ve beyaz gibi zıt renkler, varlığın temel ikilemini sembolize eder”
Türkoloji alanında, Uygur
metinleri üzerinde çalışmalar yapan Annemarie Von Gabain’de Uygurca’da renk
nüanslarını “Doğu=mavi/yeşil ejderha;
Batı= ak, pars; güney= kızıl, saksağan; kuzey= kara, yılan.” olarak
belirtir ve renklerin sembolik olarak dünyanın dört yönünü adlandırmasını
güneşin aydınlatma gücüyle doğru orantılı olduğunu ifade eder.
Renklerin kazandığı sembolik
anlamlar yalnızca geçmiş Türk topluluklarında değil, günümüz Anadolu halk el
sanatlarında da kendini gösterir. El işi göz nuru nakışlarda soyut gibi görünen
figürlerin gerçekte birer mesaj ilettiği, konuştuğu kullanılan renklere bakarak
anlaşılır. “Yeşilin çeşitli tonlarıyla
işlenen oyalar mutluluk, sarı renkli oyalar mutsuzluk ifadesidir. Yavuklusuna
sarı mendil gönderen kızın sevdası derindir. Sararıp, solmadadır. Yeşil murat,
mavi umuttur. Beyaz mutluluk, siyah üzüntüyü, pembe bozuntuyu dile getirir.”
Konuya ilişkin farklı örnekler; renklerle
yapılan şiir çözümlemeleri derinlemesine irdelenip, çoğaltılabilir. Biz bu kısa
yazıyla bir şiirin ya da bir sanat eserinin anlaşılmasında, zaman zaman okurlarca
söylenen “bu neyi anlatıyor” sorusuna karşılık, geri planda ve sisler içindeki
anlamın renklerin dilinden de anlaşılıp, görülebileceğini anımsatmak istedik.
Bu anımsatmanın sonunda umalım ki
sekizinci renk okurun düş gücüyle boyanmış olsun.
Fatih Yavuz Çiçek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder