yorulur elbet
kırbada su
dalda elma yorulur
mühlet dolar, yol tükenir
karınca süleyman’a
darılır
güne uğramaz da hükmü sırtlanın
gecenin döneğinde pusu kurulur
bıkmaz aşk libâsına giren güvercin
uçar uçar hep kör avcıya vurulur
yorulur elbet
başta sevdâ
elde âsâ yorulur
kollar yana düşer çâresiz
acıya katlanan yen de
kırılır
göç bulup hiç yitiren yürekte
yenilgi bir eski yurttur gene varılır
yorulur elbet
gökte rüzgâr
kuşta kanat yorulur
yad nesne bilmeyen ücra
dağlardan
tohumdur ten ovalara
savrulur
oğullar tekil gider gelmemecesine
kızsız babalara bey ağular verilir
yorulur elbet
kılıçta kın
yürekte kin yorulur
gam ülkesinin gül çarşısında
muhabbet pir bilene
zor bulunur
âyan, pinhân bir
teknede karılır
abdal düşer saraya sultan viraneye sunulur
yorulur elbet
bakışta göz
kâğıtta söz yorulur
mey susar ney dökülür söner yankısı demin
kemiğe deriye yazılanlar kavrulur
ölümdür bütün
pürüzleri düzleyip geçen
atılan her çelmede düşen
gönül durulur
yorulur elbet her şey yorulur
mertlik icâb olur bir gün
tüfek yorulur
Metin Dikeç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder