Nuru geçtik, geride bıraktık altın ovayı
Topladık efsaneyi, eskiyi attık.
Kumsalda, gölge yağdıran bir güneş okşadı bizi
Duraladık.
Rumuzların engin ırmağının kenarında kestik başını
düşlerin.
Bir bulut geldi ve gözlerimizi kapadık
Karanlık yarıldı; gördük Venüs'ü; yükseldik doruğa
Bir yıldırım indi; yakarışta gördü bizi
Ağladık titreyerek. Gülerek ağladık
Bir dolu boşandı: Layıktık gönüldaş olmaya
Kararttı gitti; uzattık başımızı gökyüzünün maviliğine;
Layık olduk gökyüzüne.
Vadiye bıraktık gölgeyi; sıktık tebessümü engininde
boşluğun
Birleşti sessizliğimiz ve biz "biz" olduk
Yayıldı yalnızlığımız altın ovaya dek
Güneş korktu çehremizden
Anladık ve güldük
Gizledik ve yandık
Daha çok birleşen, daha yalnız.
Ayrıldık doruktan:
Ben toprağa geldim ve kul oldum
Ve sen Tanrı oldun yukarı çıkıp
Sohrâb-i Sipihrî
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder